Güney Afrika Cumhuriyeti’nin (GAC) 29 Aralık 2023’te Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) İsrail’e karşı açtığı soykırım davasında önemli gelişmeler oldu. 11-12 Ocak’taki duruşmaların ardından 26 Ocak’ta geçici tedbir kararları alındı. GAC, daha önce Mahkemeden İsrail’in soykırım suçları işlediğine hükmedilmesi ve acil olarak bu suçların durdurulması gerektiği için ihtiyati tedbirler uygulanmasını 84 sayfalık delillerle dolu savunmasında talep etmişti. İsrail’se savunmasında eylemlerinin meşru müdafaa hakkı kapsamında olduğu ve soykırım suçu işlemediği yönündeki açıklamalarının yanı sıra temelde savunmasını UAD’nin bu davayı görmekle yetkili olmadığı temelinde yapmıştı. UAD son kararıyla bu davayı görmeye yetkili olduğuna hükmetti. Yine mahkeme İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Filistinli sivillerin de İsrail’e yönelik saldırılardan sorumlu olduğuna yönelik açıklamalarını, İsrail Savunma Bakanı’nın Gazzelilere yönelik “insansı hayvanlar” söylemini ve Netenyahu’nun birçok açıklamasını delil olarak kabul ettiklerini bugünkü kararın açıklanması esnasında gösterdi.
Nitekim uluslararası hukukta devletleri, başta devlet başkanı, hükümet başkanı ve dışişleri bakanı olmak üzere devlet yetkilileri temsil ediyor. 7 Ekim’den bu yana İsrailli yetkililerin yaptığı neredeyse bütün açıklamalar adeta itiraf niteliği taşıyordu. Bunun UAD tarafından doğrudan sözleri alıntılama şeklinde ve kişilerin ismiyle anılması hukuki açıdan önem taşıyor. Siyasi bakımdan da bu yetkililerin devletlerinin istikbalini öngöremeyen, sözlerinin neye mal olacağını hesap edemeyen liderler olduğunu ortaya koyuyor.
Divan, ayrıca BM ve organlarının yetkililerinin, tüm bu saldırılar sürecindeki Filistin’de yaşanan insanlık dramına ilişkin “Gazze’deki insani durum felaket boyutunda.” gibi açıklamalarını da alıntılayarak kararındaki belirleyiciliğini ortaya koydu. BM, uzun zamandır işlevsizliği ve Filistin’e dair bir şey yapamaması nedenleriyle eleştiriliyordu. Gerçekten de BM Genel Sekreteri en basitinden Refah kapısını dahi açtıramamış, BM Güvenlik Konseyi’nden ateşkes kararı dahi çıkartılamamıştı. Öyle ki BM sisteminin kendisi, örgütün gerekliliği tartışılır hale gelmişti. İlkin GAC, BM sistemi içerisinde de değerlendirilebilecek alanların hala kaldığını gösterdi. BM de bir anlamda itibarını yerle bir etmemek için elindeki bu son şansı değerlendirmiş oldu. İsrail tarafından bombalanan BM yapıları, öldürülen BM yetkilileri, ulaştırılamayan BM yardımları, kale alınmayan BM Genel Sekreteri sözleri, karar alamayan BMGK ardından UAD, BM’nin imajını bir nebze kurtardı. Yine de bu süreç, sonuçsuz görünen her yetkili sözünün, her Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi toplantısında söylenenlerin birer kanıt niteliği taşıdığını gösterdi. Bir açıdan İsrail, İsrailli yetkililerin sözleri gereğince soykırım suçu işlemekten yargılanmaya mahkûm edildi.
…