Küresel yönetişimde yakın dönemde yaşanan tartışmaların ana eksenini genelde Ortadoğu, özelde de Suriye’deki gelişmeler oluşturmaktadır. Bu bağlamda bölge sadece sahne olduğu olaylar açısından değil, ilgili bölge ve bölge-dışı ülkelerin ilişkilerinde de önemli yer tutmakta ve söz konusu ilişkileri etkilemektedir. Nitekim benzer durum Türkiye-Rusya Federasyonu ilişkilerinde de gözlemlenmektedir.
Türkiye-Rusya Federasyonu ilişkilerinin temel özellikleri incelendiğinde üç önemli unsur öne çıkmaktadır. Öncelikle tarihsel süreç ele alındığında taraflar arasında karşılıklı ilişkilerde sürekli inişli çıkışlı bir seyir izlendiği, günümüzde ise artık her iki ülkenin de rekabet ederken işbirliği yapmayı başararak, ilişkilerde rekabet ve işbirliğini birbirinin alternatifi olarak görmekten ziyade, bir arada yürütülebilecek süreçler olarak görmeye başladıkları görülmektedir. Yine Türkiye açısından bakıldığında Rusya Federasyonu ile ilişkiler daha önceleri çoğu zaman Batı ile ilişkilerde bir denge unsuru olarak ele alınırken, şimdilerde söz konusu ilişki daha özerk bir ikili ve çok taraflı ilişkiler biçimi olarak değerlendirilmektedir. Öte yandan taraflar arasında günümüzde de karşılıklı ilişkilerin ana eksenini hâlâ ekonomik ilişkilerin (enerji dâhil) oluşturduğu, siyasal ilişkilerin ise taraflar arasında daha çok gerginliklerin yönetimi üzerinden yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Bununla birlikte her iki ülkenin farklı küresel ve bölgesel konumları, dünya siyasetine farklı bakış açıları, farklı ulusal çıkarları, farklı politika uygulama yöntem ve araçları bulunmaktadır.
Yukarıda bahsedilen tüm bu veriler de bize taraflar arasındaki ilişkileri “rekabet-işbirliği sarmalı” olarak değerlendirme hususunda gerekli altyapıyı sağlamaktadır. Son dönemde Suriye ve İdlib’de yaşanan gelişmeler Suriye konusunda da taraflar arasında benzer bir rekabet-işbirliği sarmalını gözler önüne sererken, işin doğasına uygun bir seyir izlemlenmektedir.
Nitekim Türkiye ve Rusya Federasyonu arasındaki son gerginlik örneğinde de bu rekabetin işbirliği ile çözülmesi konusundaki en üst düzey siyasi iradelerin mutabık olduğunun işareti verilmektedir. İdlib’de Türk askerlerinin rejim güçleri tarafından şehit edilmesi ile gerilen ilişkilere iki ülke arasındaki imzalanan Moskova Protokolü ile en üst düzeyde çözüm aranmış, bulunan çözüm kamuoyu beklentisini de bir ölçüde karşılamıştır. Protokolün içeriğinde bulunan ve önemli bir uzlaşma sorunu olarak ortaya çakabilecek ‘Temas Hattı’ ifadesinin neyi kapsadığı ve bu hattın kimlere karşı temas hattı olarak kabul edildiği muhtemelen askeri ve siyasi heyetler arası görüşmelerde teknik olarak incelenecektir. Kısacası ateşkes uygulanacak hat şu anda çatışan bütün tarafların temasta bulundukları hat mıdır, yoksa sadece rejim ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin gözlem noktaları dışında ‘Bahar Kalkanı’ ile ulaştığı bölgelerde temasta bulundukları hat mıdır? Bunların ayrıntısı rekabet işbirliği sarmalının geldiği noktayı da gösterecektir. İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki çatışmaların TSK ve rejim güçleri arasındakilerle sınırlı olmadığı, bölgede Rusya ve rejim güçlerinin terörle mücadele kapsamında harekâta devam edeceği düşünüldüğünde, Moskova Protokolünün tek başına yeterli olmayacağı, kısacası birlikte kararlaştırılacak adımların süratle atılmasına ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir. Özellikle de M4 karayolunun ortak kontrolü konusunda bulunan ortak çözümün uygulanmasına Rusya Türkiye rekabetinden çıkar sağlayan ve iki ülkenin işbirliğinden memnun olmayan İran ve rejim yanında, bu yolu kullanmaya ihtiyacı olan ve çatışmanın tarafı durumundaki muhalifler izin verir mi? Bunu zaman gösterecektir.
Sonuç olarak gerek Türkiye, gerekse Rusya Federasyonu’nun ortak çıkarları anlamında çok kritik bir diplomatik başarı göstererek Moskova’da bir araya gelmek suretiyle Suriye iç savaşının sona ermesi, barış ve istikrarın tesisi, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve ülkedeki bütün kesimlerin temsil hakkının yönetime yansıdığı yeni anayasa çalışmasının kısa sürede sonuçlanması yolunda önemli bir kilometre taşını aştığını kabul etmek gerekmektedir.