Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasıyla Soğuk Savaş’ın bitmesi, uluslararası toplum tarafından barış ve istikrar ortamının temelleri olarak yorumlanmıştır. Ancak, Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan uyuşmazlıklar, iç çatışmalar ve savaşlar bu düşüncenin bir yanılgıdan ibaret olduğunu göstermekte gecikmemiştir. Bu bağlamda, Soğuk Savaş’ın uluslararası siyasette tepkisiz kalınamayacak kadar büyük bir ideolojik tehdit yarattığını ve bu büyüklükte bir tehdittin varlığında devletler arasındaki etnik, dinsel ve toplumsal çatışmaların geçici bir süreliğine ikinci plana atıldığını söyleyebiliriz. Öyle ki, 1990 sonrası dönem, toplumlar arasındaki etnik ve dinsel çatışmaların geri dönmesine ve sınır değişiklikleriyle dünya siyasi haritasının yeniden çizilmesine şahitlik etmektedir. Sonuç olarak, uluslararası sistemi oluşturan aktörlerin yeni bir kimlik arayışına girdiği ve bahse konu dönemin beraberinde bir belirsizlik ortamı getirdiği söylenebilir. Bu yeni dünya sistemi arayışı içerisinde olumsuz etkilenmeyen bir coğrafya bulmaksa samanlıkta iğne aramak olacaktır ancak en çok etkilenen bölgelerden bahsedecek olursak Balkanlar’ın listenin başarında yer bulduğu görülür. Yugoslavya’nın kanlı bir şekilde dağılması halen daha etkisi süren yaralar açmış ve bölgedeki devletler arasında, kökleri sağlam düşmanlıklar bırakmıştır. Bu düşmanlıkların belki de en önemli örneği, Sırbistan ve Kosova arasında yaşanan etnisite ve sınır güvenliği temelli uyuşmazlıklardır. Yıllardır Balkanlar siyasetindeki en önemli sorunlardan biri olarak sıcaklığını koruyan bu uyuşmazlık, Sırplar ve Kosovalı Arnavutlar arasında Kosova’nın paylaşılamaması üzerine inşa edilmiştir ve her iki millet de bölgede tarihsel olarak hak sahibi olduklarını iddia etmektedir.
Kosova sorunu bütün Balkanlar’ın güvenliğini ve istikrarını tehdit eden bir sorundur. Eğer Kosova olarak adlandırılan bölgenin coğrafi önemini inceleyecek olursak Balkanlar’ın tam ortasında, kalbi denilebilecek bir noktada olduğu görülecektir. Bu nedenle, bu toprakların Balkanlar’daki ticari faaliyetler için önem arz etmesinin yanı sıra aynı zamanda kıtalar arasında bir bağlantı noktası olduğu da söylenebilir. Böylelikle Kosova coğrafi bölgesi, tarih içerisinde de gerek enerji koridoru olma potansiyeli gerekse kıtalar arası bir kültür ve ticaret köprüsü olması nedeniyle önemini korumuştur. İşte bu yüzden, Balkanlar’ın kalbinde iki milletin yıllanmış düşmanlığı bütün Balkan halklarının refah ve güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Sırplar ve Kosovalı Arnavutlar arasındaki bu düşmanlık bununla da kalmayıp coğrafi komşusu olan Avrupa devletlerini de tedirgin etmiştir. Üstelik, Rusya’nın bölgedeki tarihsel planları çerçevesinde çıkar sağlama çabası ve sonrasında ABD’nin de Rusya’yı dengelemek için denklemin içine girmesi, uyuşmazlığa siyasi bir boyut ekleyerek iyice çözülmez bir hale getirmiştir. Anlaşılacağı üzere, Sırbistan ve Kosova arasındaki uyuşmazlığın çözümü zamanla uluslararası toplumun bir sorumluluğu ve gerekliliği haline gelmiştir. Ancak, milletler arasındaki her çatışmada olduğu gibi bu uyuşmazlıkta da önce anlaşmazlığın temelleri anlaşılmalıdır.
Bu çerçevede, raporun temel amacı Sırbistan-Kosova arasındaki çatışmayı öğrenmek isteyenlere uyuşmazlığın bütün hatlarını anlatan kısa ama kapsayıcı bir rehber sunmaktır. Bunu yaparken izlenecek olan çerçevenin hem tarihsel gelişmeleri kapsama hem de mevcut siyaseti etkileyen unsurları okuyana aktarma konusunda yararlı olabileceği söylenebilir. Öyle ki raporun ilk bölümünde, iki millet arasındaki uyuşmazlığın tarihsel arka planı 1389 Osmanlı hakimiyetinden alınarak 1999 NATO Kosova Müdahalesi’ne kadar getirilmiştir. İkinci bölümde ise, uluslararası ilişkiler disiplininde de birçok tartışmaya yol açmış NATO Müdahalesi ayrı bir başlık altında incelenirken bu askeri eylemin sonucunda barışı sağlaması umulan Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetim Misyonu (UNMIK) ve NATO-led Kosova Gücü (KFOR) gibi oluşumlara ve bu oluşumların günümüze kadar olan değişimlerine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise çağdaş Balkan siyasetinde istikrarsızlaştırıcı etkiye sahip bir olay olan Kosova’nın bağımsızlığının tarihsel ve uluslararası tanınırlık bağlamında bir incelemesi bulunmaktadır. Sırbistan-Kosova uyuşmazlığında başat arabulucu rolünün Avrupa Birliği’nde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu yüzden AB öncülüğünde gerçekleştirilmeye çalışan bu normalleşme sürecinin önemi de dördüncü bölümde olmak üzere ayrı bir başlık altında incelenmeyi hak etmektedir. Daha sonra, beşinci bölümdeyse güncel Sırbistan-Kosova sorununu sadece bu iki devlet üzerinden okunması, Balkanlardaki dış aktörlerin rolünü ihmal edeceği için Rusya, ABD, AB ve Türkiye’nin bölge siyasetindeki rolleri incelenmiştir. Son olarak, rapor çağdaş Sırbistan ve Kosova siyasetini meşgul eden sorunlar incelenerek iki millet arasındaki çatışmanın kaderinin objektif bir şemada anlatılması ile sonlandırılmıştır.
İÇİNDEKİLER
- Giriş
- 1. Tarihsel Arka Plan
- 2. NATO’nun Kosova’ya İnsani Müdahalesi
- 3. Kosova’nın Bağımsızlık İlanı
- 4. Avrupa Birliği Gözetiminde Diyalog Süreci
- 5. Çatışmanın Seyrindeki Önemli Uluslararası Aktörler
- a. Avrupa Birliği (AB)
- b. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
- c. Rusya Federasyonu
- d. Türkiye Cumhuriyeti
- 6. Sırbistan-Kosova Uyuşmazlığındaki Güncel Meseleler
- Sonuç