GİRİŞ
Medeniyetler, dünya tarihinin her safhasında su kaynaklarının bol olduğu yerlerde varlık göstermiş ve buralarda öbekleşmeye başlamıştır. Bununla birlikte günümüzde sıkça ulaşım ve ticaret yönünden de işlevsel olarak kullanılan denizler, geçmişte de o bölgedeki farklı toplulukların savaşmalarına zemin hazırlamıştır. Böylece devlet ve medeniyetlerin yaşamında rekabet ve savaş adeta her devirde uygulanan bir kanun halini almıştır. Bu kanun, her ne kadar binlerce yıl geçmiş olsa da hala geçerliliğini korumaktadır. Buna en güzel örnek Akdeniz havzasıdır.
Akdeniz, tarihin değişen seyri içerisinde önemini daima korumuş, kıyı devletlerine sağladığı imkanlarla zengin bir coğrafya olarak kabul edilirken; bölge devletlerinin rekabet halinde olmasıyla ise daima bir güç savaşına ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle son on yıl içerisinde Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji rezervlerine her gün bir yenisinin eklenmesiyle devletler arasındaki rekabet ve enerji savaşı daha da çetin bir hal almıştır. Öyle ki, sadece kıyı devletleri değil; buna ilaveten bölgeyle ilişkisi olmayan devletler bile buradaki pastadan bir dilim alma uğraşı içerisine girmişlerdir. Böylesi gergin bir coğrafyanın en önemli devletlerinden biri de Lübnan’dır.
Lübnan, geçirmiş olduğu iç savaş dönemi ve hala yaşamakta olduğu siyasî ve ekonomik istikrarsızlıklarla oldukça derin yaralar almıştır. Bu yaralarını sarmak için birçok adım atan Lübnan, özellikle son 10 yıl içerisinde Doğu Akdeniz’deki enerji rezervlerinin keşfedilmesiyle birlikte, kendisine ekonomik anlamda nefes aldıracak bu kaynakların çıkarılmasını da ciddiye aldığını gösteren girişimlerde bulunmuştur. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yaptığı deniz yetki alanı anlaşması ve 2018’de bölgedeki arama faaliyetleri için açtığı ihale buna verilebilecek en güzel örneklerdir.
Enerji alanında Lübnan’a genel bir perspektiften bakacak olduğumuzda, örneğin doğalgaz ihtiyacını bir dönem Mısır’dan karşıladığını fakat sonrasında bunun kesintiye uğraması ile doğalgaz kullanımını bırakmak zorunda kaldığını; fakat Doğu Akdeniz’de diğer devletlerin keşfettiği hidrokarbon rezervlerinin ardından Lübnan’ın da kendi yetki alanlarında arama faaliyetlerine ciddi bir hazırlık yaptığını görüyoruz. Bir diğer enerji kaynağı olan petrolün çıkarılması için de gerekli adımları atan Beyrut Yönetimi’nin, ülkenin ekonomik sıkıntısının hafifletilmesi belki de tamamen ortadan kalkmasını sağlayacak bu enerji rezervlerinin aranmasına oldukça önem verdiğini söyleyebiliriz.
Lübnan için bu girişimler fazlasıyla önemlidir; çünkü ülke her anlamda zorlu bir dönemden geçtiği bu kritik günlerde, Doğu Akdeniz’deki enerji rezervlerinin keşfedilmesi, kullanılması ve hatta ihtiyaç fazlasının dünya pazarına sunulması ihtimalini bir can simidi olarak görmektedir. Fakat hali hazırda somut olarak bir kazanım olmaması dolayısıyla geleceğe yönelik kesin bir yorum yapmak şu an için doğru olmayacaktır.
İÇİNDEKİLER
- GİRİŞ
- ENERJİ
- Lübnan’ın Doğu Akdeniz’deki (Sondaj) Çalışmaları
- Lübnan’ın MEB’deki Yeri
- Lübnan’ın Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı (East-Med Pipeline) ile İlişkisi
- Lübnan’ın Teknolojik Yeterliliği
- Lübnan’ın Enerji Durumu Nedir? Burası Olursa Ne Olur Olmazsa Ne Olur?
- JEOPOLİTİK
- Genel
- Lübnan – Türkiye İlişkisi
- Lübnan – Avrupa Birliği İlişkisi
- Lübnan – Güney Kıbrıs İlişkisi
- Lübnan – KKTC İlişkisi
- GÜVENLİK
- Lübnan neyi tehdit olarak görmektedir?
- Doğu Akdeniz’de Neyi Tehdit Olarak Görmektedir?
- Lübnan’ın Askeri Varlığı
- Lübnan’ın NATO ile İlişkisi
- SONUÇ