Küresel Salgın: “Yeni” Kavramlar!?

11.05.2020

Küresel salgınla tanıştığımız günden bu yana bir taraftan sağlık sektörüne ilişkin onlarca kavram gündelik konuşmalarımızda yerini alırken, diğer taraftan da günlük yaşamımıza ilişkin eskiden beri kullandığımız ancak son zamanda “yeni yeni” anlamlar yüklediğimiz kavramlar girdi hayatımıza ve bunlara her gün bir yenisi ekleniyor. Daha uzun bir süre de bu durum böyle devam edecek gibi görünüyor.

Küresel salgın çoğumuzu sağlıkla ilgili kavramlara ve tartışmalara daha duyarlı hale getirdi. Daha önce aşina olmadığımız, belki de hiç duymadığımız pek çok kavramı tanımlarıyla, içerikleriyle birlikte öğrendik. Yani aslında sadece duyup geçemedik bu kavramları, o kadar çok duyduk ki öğrenmek zorunda kaldık. Korku ve kaygıyla beslenen algıda seçicilik bir nevi… Hayatta kalma savaşının sağlık okuryazarlığının artmasına etkisi de diyebiliriz… Umarım sadece sağlık ile ilgili kavram ve tartışmalara değil, konunun bizzat kendisine de duyarlılığımız artmıştır. Farkındalığımız gelip geçici değildir, süreç derin öğretici olmuştur ve sonuç verir. 

Bir de madalyonun diğer yüzü var. Küresel salgın sadece sağlıkla ilgili kavramları ya da tartışmaları görünür kılmakla kalmadı, önceden beri kullanageldiğimiz kavramların şimdiki sürece uyumlaştırılmaya çalışılmış hallerini de çıkardı karşımıza. Başlarına “yeni” sözcüğü getirilince anlam değiştirdiğini umduğumuz kavramlar, durumlar, haller, yapılar, süreçler vs. Eklenen “yeni” sözcükleri eski algılarımızı tümden ve bir çırpıda değiştirebilecek mi hep birlikte göreceğiz. Ya da belki uzun bir süre aynı kavramları kullanacağız ama farklı şeyleri kastedip, farklı şeyler anlamaya devam edeceğiz. Küresel salgın sonrası her şey değişecek “beklentisi”, “endişesi”, “umudu” -artık kim nasıl görüyorsa- kendine özgü dili de yaratabilecek mi bakacağız. 

Bugün “yeni normal” diyoruz. Çoğumuzun gönlü “yeni”den çok “normal”e meyil ediyor… Bildiğimiz, görmeyi arzu ettiğimiz o çünkü… Görece tedirgin, endişeli ve gerginken daha çok “tanıdık” olana tutunmak istiyoruz. Kademeli normalleşme adımlarının atıldığı bugünlerde o “yeni normal” ise her birimizin katkısıyla tanımlanacak gibi duruyor. Şimdi evde kaldığımız günlerde “kendimizi, çevremizi, doğayı, daha çok sevme konusunda verdiğimiz sözleri” tutmak üzere sahaya çıkma zamanı.  Empatimiz ne kadar gelişmiş, kendimizi kontrol edebilmeyi ne kadar öğrenmişiz, kelebek etkisini ve  “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz” için söylemini ne kadar içselleştirmişiz hepsi ortaya dökülecek…

“Gerçekten hepimiz bir şekilde birbirimize bağlıymışız anladık” diyorduk, şimdi uygulama zamanı. Normalleşme sürecinin “evde kalma” sürecinden çok daha fazla otokontrol gerektirdiği aşikâr. Birbirimize daha fazla alan açmak, tahammüllü davranmak, daha saygılı olmak durumundayız… Kendimiz ve hepimiz için sistemi ayakta tutacak bir nevi “görünmez el” oluşturmak, çok değişkenli ortamda çoğu zaman birbirine zıt amaçları aynı anda gerçekleştirmek üzere kapasitemizi geliştirmek, zıtlıklar arasında denge kurmaya çalışmak, önceliklerimizin, yapmak istediklerimizin, hedeflerimizin, kaygılarımızın virüsün asla  umurumda olmadığını bilerek, virüs için değil, virüse rağmen bir şeyler yapmanın yollarını bulmak, sürece ve yapılanlara samimiyetle inanmak, ikinci ve üçüncü dalgaların oluşumuna hep birlikte dayanışma  ve işbirliği içinde engel olmak zorundayız.

Görünen o ki bu süreçte her şey “aynı” gibi olacak ama biz yine de yabancılık çekeceğiz… Her bildiğimiz şeyle yeniden tanışacağız. Maske ile yaşarken, fiziksel mesafemizi gözetirken belirsizlik, çekingenlik, kaygı, korku daha uzun süre yanı başımızda bize yakın mesafede gezmeye devam edecek.  İç sesimizi daha çok dinleyeceğiz… Bir şeyi yapma ve yapmama arasında kalmaktan, yapmaktan geri durmaktan, ikna olmakta zorlanmaktan, başka şeylerle uğraşırken göz ucumuzla da olsa hala birincil ihtiyaçları kollamaktan, sürekli öncelikler listemizi güncelleştirmekten, kontrolü hayatımızın egemen unsuru haline getirmekten, hayatı durdurmamak adına daha çok çaba sarf etmekten yorgun düşeceğiz… Ama boş vermememiz, rehavete kapılmamamız, vazgeçmememiz gerektiğini hep akılda tutacağız… İstesek de istemesek de küresel salgın bizi birbirimize muhtaç kıldı, en azından akut süreçte “zorlanarak” da olsa gereğini yapacağız…

Bu arada unutmadan yukarıdaki tartışmalar bir yana bir de en çok da “güç”, “tehdit” ve “güvenlik” kavramları konusunda kafamızı karıştırdı küresel salgın değil mi? Bireysel düzeyde çoğumuz  “gücü” fiziksel görünüş, meslek, refah ve bilgi düzeyi, vs. ile özdeş görürken, birden “güç” aslında kafamızdaki unsurlarını  bir araya getirebilmek için çoğunlukla göz ardı ettiğimiz “güçlü bağışıklık sistemine sahip olmaya” geldi dayandı… Yine ülkeler açısından da durum çok farklı değil. Askeri güç, güçlü silahlar, coğrafya, ekonomik güç vs. derken sağlık sistemlerinin güçleri üzerinden sınandılar… Biz tehdidi nerelerde, nerelerde arıyorduk bugün öncelikli tehdit  “kendine konak arayan gözle göremediğimiz bir virüs”.  Küresel düzlemde tüm dengeleri bir çırpıda altüst etmeye yetti de çoktan arttı bile. İnanılacak gibi değil. 

Gerçi Dünya Ekonomik Forumu’nun, uzman ve akademisyenlerin katkılarıyla, bin kadar karar vericinin yıllık “Küresel Risk Algısı Anketi” sonuçlarını değerlendirdiği Küresel Riskler Raporları nicedir iklim bağlantılı konulara yükselen tehditler olarak çokça yer vermeye başlamıştı,  tehlike sezilmişti ama… Ekonomik ve jeopolitik koşullarda bozulma, jeopolitik gerginlikler vs. gibi yüksek politika konuları o kadar gündemimize hâkimdi ki yeterince bu konuda “ön alama”dık.

Yine çok boyutlu güvenlik kavramı ve boyutlar arasındaki hiyerarşi ve ilişkiyi tartışırken küresel salgınla birlikte bir anda biyolojik güvenlik gelip ilk sıraya oturdu.  İş yapış biçimlerinde değişen koşullar siber güvenliği hızla en üst sıralara taşıdı. Gıda güvenliği hepimizin vazgeçilmez önceliği oldu. Koşullar kendi hiyerarşisini doğurdu ve dayattı… Biz razı olduk ve tüm hazırlıklarımızı oluşan yeni koşullara uyumlaşmak üzere gözden geçirmeye başladık… 

Ha bir de “yeni dünya düzeni “kavramı var tabii… Çok uzun zamandan beri elimizde çokça yıpranan… Her kritik olay, durum vs. sonrası sürekli “yeniden” tanımlamaya çalıştığımız, nerelere koyacağımızı bilemediğimiz… İçeriğinin görece boş kalmasından zaman zaman haz da duyduğumuz… Umudumuzu her zaman saklı tuttuğu ve içeriği doldurma konusunda kapıyı bize hep aralık bıraktığı için kendimizi güçlü hissettiren… Konuşmaktan asla vazgeçmediğimiz… Besbelli ne yapsak etsek de  vazgeçemeyeceğimiz…

Diğer Yazılar

RAPOR | Türkiye-Birleşmiş Milletler (BM) İlişkileri: Ortak Çıkar ve Uyuşmazlık Alanları

ÖZET 2002 yılından günümüze Türk dış politikasının seyri ve temel dinamikleri değerlendirildiğinde üç farklı dönemden ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgın ve Biz…

Küresel salgın “öncesi biz” ile “sonrası biz” arasında neler değişti? Kaçımız samimiyetle bu soruyu yanıtlayabilir ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgından Sağlık Güvenliğine

Küresel salgın birincil hedef haline getirmek suretiyle en çok “kendimiz ve yakınlarımızın sağlığı” konusunda endişelendirdi ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgın: Çevre Güvenliğine İlişkin Değerlendirmeler…

Küresel salgın başka birçok konuda olduğu gibi çevre ile olan ilişkimizi de yeniden ele almamıza ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgın: Üniversitelerde Tercih Telaşı

Küresel salgın -ister istemez- hemen hepimizi bugüne kadar “neyi, neden yaptık/yapabildik, ya da yapmadık/yapamadık?” soruları ...
Daha Fazlasını Oku

Bizden Haberdar Olun

Mail aboneliği başlatmak için mail adresinizi bizimle paylaşabilirsiniz.

    Paylaş
    Etkinlik Takvimi
    Mart

    Nisan 2024

    Mayıs
    Pzt
    Sal
    Çar
    Per
    Cum
    Cmt
    Paz
    1
    2
    3
    4
    5
    6
    7
    Etkinlikler için Nisan

    1st

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    2nd

    Etkinlikler için Nisan

    3rd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    4th

    Etkinlikler için Nisan

    5th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    6th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    7th

    Etkinlik Yok
    8
    9
    10
    11
    12
    13
    14
    Etkinlikler için Nisan

    8th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    9th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    10th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    11th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    12th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    13th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    14th

    Etkinlik Yok
    15
    16
    17
    18
    19
    20
    21
    Etkinlikler için Nisan

    15th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    16th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    17th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    18th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    19th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    20th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    21st

    Etkinlik Yok
    22
    23
    24
    25
    26
    27
    28
    Etkinlikler için Nisan

    22nd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    23rd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    24th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    25th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    26th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    27th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    28th

    Etkinlik Yok
    29
    30
    1
    2
    3
    4
    5
    Etkinlikler için Nisan

    29th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    30th

    Etkinlik Yok

    Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi

    Center for Diplomatic Affairs and Political Studies

    ‎مركز الشؤون الدبلوماسية والدراسات السياسية

    Centre des Affaires Diplomatiques et des Ètudes Politiques

    Центр дипломатических отношений и политических исследований

    外交事务与政治研究中心

    Back to top of page