Küresel Salgın: “An”-ı Yaşamak- “Gelecek”-le Yüzleşmek

06.04.2020

Küresel salgın, hem bireysel, hem ulusal, hem de uluslararası gündemi şekillendirmeye devam ediyor ve her düzeyde farklı iç hesaplaşmaların, durum değerlendirmelerinin ve gelecekle ilgili öngörülerin yapılmasına neden oluyor. 

Bu noktaya neden ve nasıl gelindiği, virüsle mücadele sürecinin ne zaman ve nasıl biteceği ve sonrası süreçte nasıl bir değişim ve dönüşümün beklendiği sorularına henüz net yanıtlar verilebilmiş değil.  

Bu noktaya neden ve nasıl gelindiği hakkında insanoğlunun kendine soracağı çok soru, kendinle göreceği çok hesabı var! Eğer bir yanlış varsa ortada peki bunun faili kim? 

Bizi sürekli çeşitli şekillerde kışkırtarak daha çok, daha hızlı tüketmeye, hazlarımızın peşinden daha fazla koşmaya vs. programlamış olan sistem mi, bu sistemin sunduklarını başarı, tatmin, zafer vs. olarak kabul eden ve hedonizmin gönüllü tutsakları olarak tüm bunların bedelini bir gün mutlaka ödemek zorunda olduğumuzun ayırdına varamayan bizler mi?    

“An”-ı yaşamayı yanlış mı anladık, fazla mı abarttık, geleceğimizi düşünmekten mi korktuk, geleceksizliğimizle yüzleşmek mi istemedik? Bize dayatılan, aslında duymaktan son derece keyif de aldığımız, “sen biriciksin”, “sen eşsizsin”, “her şeyden önce sen gelmelisin”, “senden önemlisi yok” düşünce kalıplarını bitip tükenmek bilmeyen isteklerimizle birleştirerek bizden başkasına yaşam hakkı tanımamak için bahaneler olarak mı gördük?  Kendimizdeki doğa ve diğer canlılar dâhil her şeye sahip olma arzusunu o kadar meşrulaştırdık ki, isteklerimizin ve yaptıklarımızın ölçüsüzlüğünü mü fark edemedik? Her şey belli bir kısır döngüde o kadar hızlı akıyordu ve bunu yaptıklarımızın bahanesi olarak görmek işimizi o kadar kolaylaştırıyor ki, durup etrafa bakmayı mı akıl edemedik?     

Aslında epey zamandan beri bilim insanları son yarım milyar yılda dünyada biyolojik çeşitliliğin ani ve önemli ölçüde azaldığı beş kitlesel yok oluş yaşandığından, hâlihazırda da insan eliyle altıncı yok oluşun deneyimlendiğinden ve bu süreçte insanın kendi yarattığı yok oluşun kurbanı olabileceğinden bahsetmiyorlar mıydı? 

Geldiğimiz noktada göremediğimiz bir virüsün tüm sistemimizi nasıl da altüst edebildiğini deneyimliyoruz.  Bundan kısa bir süre önce büyük önem atfederek konuştuğumuz yapay zekâ, artırılmış gerçeklik, makine öğrenimi, nesnelerin interneti gibi teknolojik gelişmeler dâhil hiçbir şey ne bugünkü yaşadığımız soruna doğrudan çare olabiliyor, ne de geleceği öngörmemize yardım edebiliyor.  İnsanoğlu en basit haliyle hayatta kalma çabası noktasında mücadelesine devam ediyor. 

Bugün hayatta kalmaya çabalarken, yaptığımız bir başka şey daha var. Çoğumuz daha önce hiç bu konularla ilgilenmemiş dâhi olsa, “bir büyük değişimden, öğrenme sürecinden, arınma ve farkındalık şansından, kendi içine dönmekten, birbirimizin içindeki özü görmekten, duygudaşlık yapabilmekten ve “ben” yerine “biz” olabilmekten” bahsetmeye başladı. Yaşadığımız tedirginlik, endişe ve korku da süreci tetikleyerek bizi bundan sonra daha “iyi” insan olma sözü vermeye zorluyor. 

Peki ya sonra? Korkunun yerini umut almaya başlayınca ne olacak? Bugün can havliyle sarıldığımız bu kavramlar, bu gelip geçici kanaatkârlık halleri, doğadan özür dilemeler vs. hızla yerini yine sonsuz isteklerimize, hırslarımıza, ihtiraslarımıza bırakmayacak mı?

Bugün en çok neyi merak ediyoruz? Normal yaşam rutinimize ne zaman geri dönebileceğimizi! En çok neyi konuşuyoruz? Bundan sonra daha çok seyahat edeceğimizi, daha çok tüketeceğimizi, daha çok harcayacağımızı, hayatın tadını daha çok çıkaracağımızı! 

Günümüz olağanüstü koşullarında bile, bir taraftan bilgece “hiçlik” mesajları verirken, diğer taraftan hâlâ varlığımızı kanıtlama peşinde şaşırtıcı derecede yaratıcı fikirler ortaya koyan yine bizler değil miyiz?  “Bir daha mümkün değil” ibaresi olmadan herhangi bir cümleye başlamadığı halde, tutkuyla, sabırsızlıkla eski günlerine dönmeyi bekleyen bizler!  

Bugüne kadar dünya tarihi ve kişisel tarihlerimiz  “bir daha mümkün değil” sözlerinin tutulmadığı kim bilir kaç olayın şahidi.  Virüse yakalanma korkusuyla vücuduna “çip” takılmasını düşünebilecek kadar kendinden, özgürlüğünden, mahremiyetinden feragat etmeye razı, hayatta kalma uğruna her şeyini feda etmeye, her şeyden vazgeçmeye hazır bizler varken mevcut koşullar altında hem bireysel, hem küresel düzeyde yine o “verilen sözü tutamama” anlarından birini yaşayacağımızı varsaymak mümkün mü?  

 Umarım haklı çıkmayız ve beklenen kırılma esas bu noktada gerçekleşir!

Diğer Yazılar

RAPOR | Türkiye-Birleşmiş Milletler (BM) İlişkileri: Ortak Çıkar ve Uyuşmazlık Alanları

ÖZET 2002 yılından günümüze Türk dış politikasının seyri ve temel dinamikleri değerlendirildiğinde üç farklı dönemden ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgın ve Biz…

Küresel salgın “öncesi biz” ile “sonrası biz” arasında neler değişti? Kaçımız samimiyetle bu soruyu yanıtlayabilir ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgından Sağlık Güvenliğine

Küresel salgın birincil hedef haline getirmek suretiyle en çok “kendimiz ve yakınlarımızın sağlığı” konusunda endişelendirdi ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgın: Çevre Güvenliğine İlişkin Değerlendirmeler…

Küresel salgın başka birçok konuda olduğu gibi çevre ile olan ilişkimizi de yeniden ele almamıza ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgın: Üniversitelerde Tercih Telaşı

Küresel salgın -ister istemez- hemen hepimizi bugüne kadar “neyi, neden yaptık/yapabildik, ya da yapmadık/yapamadık?” soruları ...
Daha Fazlasını Oku

Bizden Haberdar Olun

Mail aboneliği başlatmak için mail adresinizi bizimle paylaşabilirsiniz.

    Paylaş
    Etkinlik Takvimi
    Kasım

    Aralık 2024

    Ocak
    Pzt
    Sal
    Çar
    Per
    Cum
    Cmt
    Paz
    25
    26
    27
    28
    29
    30
    1
    Etkinlikler için Aralık

    1st

    Etkinlik Yok
    2
    3
    4
    5
    6
    7
    8
    Etkinlikler için Aralık

    2nd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    3rd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    4th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    5th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    6th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    7th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    8th

    Etkinlik Yok
    9
    10
    11
    12
    13
    14
    15
    Etkinlikler için Aralık

    9th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    10th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    11th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    12th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    13th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    14th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    15th

    Etkinlik Yok
    16
    17
    18
    19
    20
    21
    22
    Etkinlikler için Aralık

    16th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    17th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    18th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    19th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    20th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    21st

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    22nd

    Etkinlik Yok
    23
    24
    25
    26
    27
    28
    29
    Etkinlikler için Aralık

    23rd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    24th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    25th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    26th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    27th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    28th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    29th

    Etkinlik Yok
    30
    31
    1
    2
    3
    4
    5
    Etkinlikler için Aralık

    30th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Aralık

    31st

    Etkinlik Yok

    Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi

    Center for Diplomatic Affairs and Political Studies

    ‎مركز الشؤون الدبلوماسية والدراسات السياسية

    Centre des Affaires Diplomatiques et des Ètudes Politiques

    Центр дипломатических отношений и политических исследований

    外交事务与政治研究中心

    Back to top of page