Bugünlerde Dünyanın İhtiyacı: Bağımsız ve Rasyonel Diplomasisiyle Türkiye

28.03.2022

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik harekatının başlamasının üzerinden 3 haftadan fazla bir zaman geçti. Bu süreçte Rusya askeri güçleri de Ukrayna askeri güçleri ve sivil halkı da ciddi hasar aldı. Tabi ki savaşın dışkın unsuru olan sivillerin de hasar görmesi, krizin uluslararası arenada daha güçlü ses getirmesini beraberinde getirdi. Ancak uluslararası toplumun kat’i bir Rusya karşıtı dalgaya kapılıp sürüklenmesinin, krizin çözümünden ziyade büyümesine neden olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Böyle bir durumda rasyonel ve tarafsız duruşuyla Türkiye, krizde kilit bir konum üstlenmektedir.

Türkiye’nin Tutumu: Çok Taraflı Aktif Diplomasi

Türkiye, savaşın ilk anından itibaren Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonun kabul edilemez olduğunu, savaşın, uluslararası hukukun ve güvenliğin zedelenmesine yol açacağını, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne destek verdiğini duyurarak Rusya’yı operasyonu durdurmaya davet etmiştir. Ancak bu durum, Türkiye’yi çok taraflı diplomasi çabalarından vazgeçmeye itmemiştir. Türkiye, hem Rusya hem Ukrayna ile görüşmelerini sürdürerek benzersiz ve dünyanın şu anda en çok ihtiyaç duyduğu şekilde bir diplomasi örneği sergilemektedir.

Türkiye’nin, operasyonun en başından beri yinelediği arabuluculuk girişimini sık sık tekrar dile getirmesi, şüphesiz günün sonunda sahada da bir karşılık bulacaktır. Zira Türkiye dışında barış ve diplomasi ortamını sağlayabilecek tarafsızlıkta ve her iki ülke için güven telkin eden bir aktör bulunmamaktadır. Geçtiğimiz hafta iki ülkenin dışişleri bakanlarının Antalya’da bir araya getirilmesi, her ne kadar henüz somut bir sonuç vermese de Türkiye’nin barış için oluşturmaya çalıştığı güven ortamına bir örnektir. Ardından Başkan Erdoğan’ın iki ülke liderleriyle sık sık görüşmesi ve akabinde iki lideri ateşkes ve barış için Türkiye’de görüşmeye davet etmesi, bu iyi niyet sürecinin devamı niteliğindedir.

Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşındaki duruşu, son aylarda yürüttüğü diplomatik girişimlerle birlikte okunmalıdır. Körfez’de sorun yaşadığı ülkelerle, diğer taraftan İsrail ile ve muhtemelen önümüzdeki süreçte Suudi Arabistan ve Mısır ile diplomatik yakınlık kuracak olan Ankara, bölgedeki konumunu Ukrayna krizi sürecindeki tutumuyla da deklare etmektedir: aktif ve etkin bir Türkiye. Bu doğrultuda Türkiye’nin temel hedefiyse, tarafsızlık ilkesi ve uluslararası hukuk ekseninde inşa edilmiş bir bölgesel barış olacaktır.

Türkiye’nin Ukrayna krizindeki tutumu, özellikle ABD tarafından yanlış okunmaktadır. Rusya’nın operasyonunun kabul edilemez olduğunu deklare eden, BM Genel Kurulu’nda Rusya’yı kınama oylamasına evet diyen ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereğince İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını kapatan Türkiye’nin, Rusya’nın Ukrayna’daki hamlelerinden ciddi endişe duyacağı düşünülmüştür. Böylece Türkiye’nin, günün sonunda NATO ekseninde ve ABD yörüngesinde hareket edeceği beklenmiş ve halihazırdaki batı dalgasına kapılarak Rusya karşıtı bir konuma sürükleneceği tahmin edilmiştir. Hatta geçtiğimiz gün haberi yapılan ABD’nin Türkiye’den S-400’lerini Ukrayna’da konuşlandırma talebi, (her ne kadar gayrı-resmi olsa da) bu doğrultuda yapılmış bir tekliftir. Ancak Türkiye’nin bağımsız ve tarafsız diplomatik duruşu, NATO’dan bir kopuştan ziyade Türkiye’nin siyasi ve diplomatik kapasitesinin artışının açık bir göstergesidir. Türkiye, güçlü bir NATO üyesi ülke ve savaşan tarafların komşusu olarak Rusya ve Ukrayna (dolayısıyla Rusya ve NATO/ABD) arasındaki dengeyi, barış ve istikrar lehine sağlamaya çalışmaktadır. Bu hafta gerçekleştirilecek NATO Liderler Zirvesi’nde ABD ve Türkiye liderlerinin, Türkiye’nin krizdeki rolü konusunda görüş alışverişinde bulunmak üzere bir araya gelmesi yüksek olasılık olarak görülmektedir.

Putin’in Niyeti: Önce Saha, Sonra Masa

Şu anda Türkiye’nin arabuluculuğuna yanaşıyor gibi gözükmeyen Putin, öncelikle sahada bir başarı elde etmek istemektedir. Sovyetler Birliği döneminden sonra Rusya, ilk kez bir ülke sınırına bu denli bir askeri yığınak yapmıştır. Bu da Rusya’nın niyetinin sahada kat’i bir zafer olduğunu göstermektedir. Ancak Rusya, Ukrayna operasyonunu görünene göre başarılı bir şekilde yürütememiş, Ukrayna tarafından ciddi bir karşı duruşla karşılaşmış ve sahada istediği sonuçları henüz alamamıştır. Rusya’nın daha önce diğer örneklerde –Gürcistan, Suriye v.s.- gördüğümüz gibi askeri üstünlüğünü sert bir şekilde kullanarak masaya güçlü oturma isteği, Ukrayna’da henüz gerçekleşmemiştir. Kanaatimce, bu durum gerçekleşmeden Rusya kolay kolay masaya oturmayacaktır. Rusya’nın zaten var olan ekonomik sorunlarının özellikle Suriye’de iyice kendini göstermesi ve son 15 yıldaki –özellikle askeri reformlardan sonra- agresif hamlelerinin diplomatik etkisini ve güvenirliğini azaltması, ona, tutunabileceği yegane bir dal bırakmıştır: askeri güç. Tek kozunu doğru şekilde oynamak ve Ukrayna üzerindeki taleplerini –en azından bir kısmını- alabilecek bir konumda olarak masaya oturmak isteyen Putin, şu anda diplomatik seçeneği görünürde kenara atmamış gibi gözükmekteyse de, Ukrayna’ya ilettiği “kabul edilemez” talepler, en azından şimdilik diplomatik seçeneği düşünmediğinin bir göstergesidir.

Rusya İçin İhtimaller

Ukrayna işgali, Rusya’nın ABD ve AB ülkelerinin ciddi yaptırımlarına maruz kalmasına neden oldu. Rus firmalarının batıyla ticareti durdu, Rus bankaları SWIFT sisteminden çıkarıldı, hatta uluslararası markalar Rusya’daki mağazalarını kapattı. Rusya ciddi bir ekonomik kriz ve yiyecek, sağlık malzemeleri gibi temel ihtiyaçların kıtlığı gibi sorunlarla karşı karşıya. Böyle bir durumda Kremlin’in karşısında iki seçenek gözüküyor.

İlk olarak Rusya, yaptırımlar karşısında geri adım atarak diplomatik seçeneği değerlendirebilir. Bu durumda, zaten yaklaşık son on yıldır ekonomik sorunlarla mücadele eden Rus kamuoyu üzerindeki baskıdan kurtulabilir. Zira Putin’in Rus kamuoyundaki popülaritesi de giderek azalmakta. Ancak her halükarda, Rusya’nın diplomatik yolu değerlendirmesi, yukarda da bahsetmiş olduğum üzere elinden geldiğince sahada kazanacağı askeri üstünlükten sonraya ertelemesi söz konusu. Rusya, diplomatik yolu seçse bile, sınırlarını zorlayarak askeri yolu gittiği yere kadar götürmeyi tercih edecektir.

Diğer seçenek ise mevcut durumu sürdürerek Ukrayna’yı dize getirmek. Burada her türlü askeri ve psikolojik baskı unsurları kullanılır, sivil hedefler vurulur ve karşı tarafın direnç noktası zayıflatılır. Putin, şimdilik bu seçenek üzerinde gözüküyor. Ancak bu durumun Ukrayna’yı dize getirememesi durumunda Rusya’nın diğer kartı, Avrupa’yı baskı altına almak olabilir. Bunun için de Rusya’nın elinde iki koz bulunuyor: enerji ve göçmenler. Rusya, Avrupa ağır sanayisinin muhtaç olduğu enerjiyi karşılayabilen bir ülke. Bu konumu, onun elini her daim güçlü hissetmesine neden oluyor. Diğer taraftan Ukrayna’dan batıya giden göçmenler, her ne kadar henüz ciddiyeti tartışılmasa da, Avrupa’yı zor duruma sokacak. Rusya, mevcut saldırılarını benzer sertlikte sürdürmesi halinde Ukrayna’nın batıya ciddi bir göç vereceğini biliyor ve bu, Avrupa için bir koz olarak kullanılabilir.

Türkiye İçin Her Durumda Kazan-Kazan

Rusya’nın mevcut saldırılarını sürdürerek krizi daha da tırmandırması, Türkiye’nin jeopolitik önemini öne çıkaran bir durum oluşturuyor. Türkiye, Karadeniz üzerinden Rusya’yla halihazırda komşu ve savaşın genişlemesi durumunda kritik bir konumda. Bu nedenle Soğuk Savaş sonrası azalan Türkiye jeopolitiğinin önemi tekrar yükselişte. Diğer taraftan, Rusya’nın batıya karşı enerji kartın oynaması, Türkiye üzerinden İran ve Azerbaycan gazının batıya aktarılması seçeneğini güçlendirecek ve TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi) bu anlamda batı ile ilişkilerinde Türkiye’nin elini güçlendirecektir.

Diğer taraftan Rusya’nın diplomatik seçeneği değerlendirmesi halinde Türkiye’nin bu masada rolü olacağı kesin gözükmektedir. Başkan Erdoğan’ın bir ay içerisinde 35 ülke lideriyle barış adına yaptığı görüşmeler ve sık sık Putin’le Zelenski’yi bir araya getirme çabaları, görüşmelerin başlaması halinde Türkiye’ye hem bölgede hem uluslararası alanda ciddi bir prestij sağlayacaktır. Diğer taraftan süreç içerisindeki diplomatik tutumu nedeniyle, barışın inşası halinde her iki ülkeyle de ilişkilerini zarar görmeden sürdürebilecektir. Nitekim hem Rusya hem Ukrayna, Türkiye için stratejik öneme sahip konularda işbirliği yaptığı ülkelerdir.

ABD’nin vazgeçmediği sorun: Türkiye’deki S-400’ler

ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Wendy Sherman’ın bu ayki Türkiye ziyaretinde, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı ve ABD ile ilişkilerin gerilmesine yol açan s-400’lerin, Ukrayna hava sahasını korumak adına Ukrayna’ya gönderilmesi teklifinde bulunduğu belirtiliyor. Bu durumu, Ukrayna için ABD tarafınca atılmış somut bir adım olarak düşünmekten ziyade, ABD-Türkiye ilişkileri açısından stratejik bir diplomatik söylem olarak değerlendirmek gerekmektedir.

Amerikalı kaynaklar Türkiye’nin Rusya’nın Ukrayna harekatından çekindiği bir ortamda ABD’nin s-400 meselesini tekrar gündeme getirdiğini, böylece bu “sorunu” çözmeyi istediğini söylüyor. Daha açık bir ifadeyle, söz konusu uzmanlarca belirtilen ifadede, baskı altında hisseden Türkiye’nin s-400 meselesini ABD’nin istediği şekilde çözmesi bekleniyor. Ancak asıl mesele, Türkiye’nin gerçekten Rusya’nın Ukrayna’daki hamlelerinden ötürü baskı altında hissedip hissetmediği.

Türkiye’nin, özünde savaşa karşı olsa da, Karadeniz üzerinden komşu olduğu iki ülkenin savaşında taraf olmadığı aşikar. Bir tarafta Rusya’yla çok taraflı enerji, savunma ve bazı ekonomik alanlarda ilişkilerinin bulunması, diğer tarafta hem tarım ürünleri hem de çok daha önemlisi Türkiye’yi son yıllarda uluslararası arenada ön plana çıkaran savunma sanayiindeki ortaklığı olan Ukrayna’yla ilişkileri göz önünde alındığında, söz konusu savaşta Türkiye, taraf olmaktan çok “arabulucu” rolünü savaşın ilk işaretleri ortaya çıktığından itibaren vurgulamıştır. Nitekim Başkan Erdoğan’ın ve Türk Dışişlerinin söylemleri ve hamleleri, bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Rus S-400’leri, Ankara’nın bedel ödeyerek sahip olduğu ve bunu bir ulusal güvenlik meselesi olarak gördüğü bir durumdur. Türkiye bu savunma sistemleri karşılığında f-35 programından haksız bir biçimde çıkarılmış, Türkiye’nin ödemesini dahi yaptığı uçaklara ABD tarafından el konulmuştur. Dahası, Türkiye hala bu uçaklar için ödediği 1.4 milyar doları bir şekilde (F-16’ların modernizasyonu v.s.) geri almaya çalışmaktadır.

ABD, Türkiye’nin s-400’leri Ukrayna’ya göndermeyeceğini tabi ki biliyor. Bahsetmiş olduğum gibi Türkiye, s-400’leri “bedel ödeyerek” ve stratejik ortağı ABD’ye rağmen Rusya’dan almış ve ülkeye konuşlandırmıştır. Bu nedenle ABD Dışişleri Bakan Yardımcısının yaptığı bu teklifi, olası ihtimaller ve somut durumlar üzerinden değil, niyetler üzerinden okumak daha doğru olacaktır. Bu doğrultuda, ABD’nin bu teklifi iki açıdan okunabilir.

İlk olarak, ABD’nin bu teklifi, Türkiye’yi savaşta net bir taraf haline getirebilecek ve Rusya ile Türkiye’yi kesin bir şekilde karşı karşıya getirebilecek bir hamledir. Yani bu teklif, Türkiye’ye “tarafını seç” demenin çok da samimi olmayan bir yoludur denebilir. Türkiye, savaşın ilk nüvelerinin ortaya çıkmasından itibaren her iki ülkeyle de görüşmelerini sürdürmüş ve açıkça arabuluculuk rolünü tüm uluslararası arenada ortaya koymuştur. Bu durum, hem Türkiye’nin diplomatik kapasitesinin vardığı noktayı hem de Türkiye’nin barış ve istikrar adına önemli bir rol üstlenme isteğini ortaya koymaktadır. Dahası, esasında Türkiye’nin bu rolü ve her iki ülkeyle de savaşa rağmen sürdürebildiği diplomatik ilişkileri, hem Avrupa ve Ukrayna için hem de ABD için son derece kritik bir öneme sahiptir. Türkiye, açıkça ortaya koymuştur ki, bağımsız ve rasyonel bir diplomatik süreçle barış ve istikrar sağlamayı hedeflemektedir.

İkinci ihtimal olarak bu teklif, resmi yollarla yapılmamış ve ABD’li yetkililer konu hakkındaki soruları cevapsız bırakmış olduğu için, yalnızca Türkiye’yi s-400 konusunu yeniden düşünmeye itmeyi amaçlamış olabilir. ABD, hala bu konuda vazgeçmiş olmadığını, tekliflere açık olduğunu veya hala Türkiye’nin bu konuda yapabileceği şeyler olduğunu vurgulamak istemiştir. Çünkü ABD tarafından da Türkiye’nin bu teklifi reddedeceği açıkça bilinmektedir. Bu da yine, ABD’nin “çok da samimi olmayan” bir iyi niyet göstergesi, bir ilişkileri yeniden düşünme niyeti olarak okunabilir.

Türkiye’nin, ABD’nin s-400 teklifine yapabileceği en akılcı hamle teklifi yanıtsız bırakmak. S-400 teklifinin zaten resmi kanallardan gelmemesi, Türkiye’nin bu teklifi cevapsız bırakabilmesi ve hiç olmamışçasına davranabilmesi ihtimalini beraberinde getiriyor. Bu teklife olumlu yorum yapmak da  olumsuz yorum yapmak da bir anlam içereceği için, diplomatik bir manevrayla bu konuyu gündemden kaldırmak daha yerinde olacaktır. Türkiye’nin S-400’leri F-35’lere tercih ettiği geçtiğimiz yıllarda zaten açıkça ortaya konmuştur. Bölgedeki yeni süreçte, hele ki Türkiye’nin insansız savaş uçaklarının üretimine başladığını duyurduğu ve Türk SİHA’larının ciddi başarılarının konuşulduğu bu günlerde, Türkiye’nin S-400’lerin son derece kritik savunma avantajından vazgeçerek F-35 programına tekrar dahil olması ihtimal dahilinde gözükmemektedir.

Bu görüş yazısı 23.03.2022 tarihinde ArabicPost sitesinde Arapça olarak yayınlanmıştır.

Diğer Yazılar

“Rusya’nın Napolyon İmparatorluğu gibi Çökme İhtimali” Üzerine Bir Değerlendirme

Rusya’nın Ukrayna Savaşı sürecinde içinde bulunduğu durum, birçok farklı değerlendirmeye maruz kalıyor. Bunlardan birisi de, ...
Daha Fazlasını Oku

Bugünlerde Dünyanın İhtiyacı: Bağımsız ve Rasyonel Diplomasisiyle Türkiye

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik harekatının başlamasının üzerinden 3 haftadan fazla bir zaman geçti. Bu süreçte Rusya ...
Daha Fazlasını Oku

Türkiye Ve Rusya’nın Yeni Çatışma Alanı: Libya

Özellikle son yıllarda Doğu Akdeniz’deki enerji aramalarının başlaması, bölge için yeni bir dönemi de beraberinde ...
Daha Fazlasını Oku

Küresel Salgında Çin’in Sorumluluğu

Çin’de ortaya çıkan yeni tip Koronavirüs, COVID-19, birkaç ay içinde tüm dünyaya yayılarak küresel bir ...
Daha Fazlasını Oku

Değişmeyen Başrol: Ulus-Devlet

Aralık ayının sonunda Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan COVID-19, ya da koronavirüs, ilerleyen süre içerisinde ...
Daha Fazlasını Oku

Bizden Haberdar Olun

Mail aboneliği başlatmak için mail adresinizi bizimle paylaşabilirsiniz.

    Paylaş
    Etkinlik Takvimi
    Mart

    Nisan 2024

    Mayıs
    Pzt
    Sal
    Çar
    Per
    Cum
    Cmt
    Paz
    1
    2
    3
    4
    5
    6
    7
    Etkinlikler için Nisan

    1st

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    2nd

    Etkinlikler için Nisan

    3rd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    4th

    Etkinlikler için Nisan

    5th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    6th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    7th

    Etkinlik Yok
    8
    9
    10
    11
    12
    13
    14
    Etkinlikler için Nisan

    8th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    9th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    10th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    11th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    12th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    13th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    14th

    Etkinlik Yok
    15
    16
    17
    18
    19
    20
    21
    Etkinlikler için Nisan

    15th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    16th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    17th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    18th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    19th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    20th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    21st

    Etkinlik Yok
    22
    23
    24
    25
    26
    27
    28
    Etkinlikler için Nisan

    22nd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    23rd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    24th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    25th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    26th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    27th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    28th

    Etkinlik Yok
    29
    30
    1
    2
    3
    4
    5
    Etkinlikler için Nisan

    29th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Nisan

    30th

    Etkinlik Yok

    Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi

    Center for Diplomatic Affairs and Political Studies

    ‎مركز الشؤون الدبلوماسية والدراسات السياسية

    Centre des Affaires Diplomatiques et des études Politiques

    Центр дипломатических отношений и политических исследований

    外交事务与政治研究中心

    Back to top of page