Bir süredir Basra Körfezi’nde kendine yer açmaya çalışan Çin, COVID-19 ile kendine yeni bir fırsat bulmuş gibi. Bu minvalde bir denge politikası izleyen Pekin, Körfez İşbirliği Konseyi (Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Umman) ülkeleri ile olan ilişkilerini, İran ile yakınlaşarak dengeliyor. Bu sayede sadece ABD’nin değil Hindistan’ın da bölgedeki manevra alanını daraltmayı hedefliyor.
Körfez Arapları ve Çin: Yakın Dönem İlişkiler
COVID-19 nedeniyle nice sektörde faaliyetlerin yavaşlamasıyla birlikte petrol fiyatlarının düşmesi, senelerdir ekonomilerini çeşitlendirmeye çalışan Körfez ülkelerini alarma geçirdi. GSYH’lerinin %25’ine yakın bütçe açığı verme ihtimaliyle yüzleşen söz konusu ülkeler, acil yatırımcı peşinde. Doğu Asya ve Afrika’daki artan görünürlüğü ile Washington’un manevra alanını daraltan Pekin, bu bağlamda Körfez Bölgesi’ni yeni rekabet alanı olarak belirlemiş gibi. Basra Körfezi, hâlihazırda Çin’in enerji ihtiyacının yarısından fazlasının temin edildiği bir coğrafya. ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden ve dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan, mayıs ayında ham petrol satışının yaklaşık üçte birini (günde yaklaşık 2 milyon varil) Çin’e gerçekleştirdi. Riyad aslında, daha geçen seneden, Çin’in en büyük enerji tedarikçisi olan Rusya’yı ikinci sıraya geriletmişti. Kuveyt ve Umman’dan satın alınan ham petrol ile Katar’dan sağlanan LPG miktarı da, geçen zamanda katlanarak arttı.