Avrupa Birliği’nin Doğu Akdeniz Politikasına Yansımalar: Transatlantik İttifakı

04.01.2021

Doğu Akdeniz’de gerçekleşen hidrokarbon keşiflerinin geçmişi 1999 yılına dayanmaktadır. İsrail’in Noa gaz sahasında bulduğu rezerv ile bölge önem kazanmış ve kıyı ülkeleri rezerv arama faaliyetlerine önem vermeye başlamışlardır. Sonrasında keşfedilen Tamar (2009), Leviathan (2010) ve Zohr (2015) gibi büyük ölçekli keşifler ise coğrafyayı dünya ölçeğinde bir enerji sahası haline getirmiştir. Türkiye ise Doğu Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi olan ülkelerden biri olarak buradaki hidrokarbon rezervlerinden faydalanmak amacıyla 21 Nisan 2017 tarihinden itibaren Barbaros Hayreddin Paşa gemisiyle Akdeniz’de arama çalışmalarına başlamıştır. Günümüzde ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama ve sondaj faaliyetleri devam etmektedir. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin kendi egemenlik haklarını ve Kıbrıs’taki Türklerin haklarını savunmaya dayalı tezleri bölgede çıkarları olan ülkeleri rahatsız etmektedir. Bu tezler temelinde Türkiye’nin coğrafyada attığı adımlara istediği düzeyde karşılık veremeyen Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Avrupa Birliği (AB) gibi geniş ölçekli bir yapılanmanın desteğine ihtiyaç duymuştur. Böylece kendileri Türkiye’ye karşı siyasi destek sağlarken, AB’ye ihtiyacı olan enerji temininde Rusya tekelinden kurtulma fırsatı sunmuşlardır. Tarafalar arasındaki kazan-kazan planının bir sonucu olarak bölgede etkin bir rol üstlenmeye başlayan AB, bölgede Yunanistan ve GKRY’nin tezlerini destekleyen bir tutum sergilemektedir. Ancak son dönemde AB tarafının Doğu Akdeniz’e yönelik izlediği tavır sorun ile ilgili alınacak kararların ertelenmesine yöneliktir.  Bu davranışın temelinde yatan sebep ise transatlantik ittifakının diğer ayağı olan ABD’de seçim öncesi dönemde yaşanması muhtemel başkan değişimi seçim sonrasında ise yaşanacak başkan değişikliğine göre politikaların yeniden konumlandırılmasıdır. Bu durum ise AB için transatlantik ilişkilerinin önemini göstermektedir.

Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlığın temelleri Kıbrıs sorununa kadar dayansa da esas çıkış noktası olarak 9 Şubat 2018 tarihi gösterilmektedir. Bu tarihte İtalyan petrol şirketi ENİ’ye ait sondaj gemisinin GKRY’nin verdiği ruhsatla ihtilaflı bölgenin içinde yer alan 3.parselde doğalgaz araması yapma girişimi Türk Donanması tarafından engellenmiştir. Bu olay sonrasında başlayan gerilim, daha önceleri Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisiyle yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen yerlerde sondaj yapmak için 30 Ekim 2018 tarihinden itibaren Fatih sondaj gemisinin çalışmalara başlaması ile daha da tırmanmıştır.

Avrupa Birliği tarafından Türkiye’nin sondaj faaliyetlerine yönelik ilk tepki Avrupa Konseyi’nin Mart 2018 tarihinde yaptığı kınama açıklamasıdır. Bu açıklama ile Avrupa Konseyi Türkiye’yi devam eden illegal faaliyetlerine son vermeye, uluslararası hukuka ve komşuluk ilişkilerine saygı duymaya ve tüm AB Üye Devletleri ile ilişkilerini normalleştirmeye çağırmıştır. Anlaşmazlığın ilk aşamalarında sembolik tepkiler veren Avrupa Birliği’nin Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlığa aktif olarak müdahil oluşu 2019 yılında gerçekleşmiştir.

4 Mayıs 2019 tarihinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yaptığı ziyaret sırasında doğalgaz arama gemisi Fatih’in, ada çevresinde sondaj çalışmalarına başladığını söylemiştir. Aynı gün, dönemin Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini Türkiye’ye Kıbrıs’ın egemenlik haklarına saygı duyma ve sondaj çalışmalarını durdurma çağrısı yapmıştır. Sondaj faaliyetleri başlayana kadar bölge üzerinde gözlemci bir tavır sergileyen ve kınama gibi sembolik tepkiler veren Avrupa Birliği ilk somut adımı 15 Temmuz 2019 tarihinde atmıştır. AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısı sonrasında yayınlanan yaptırım kararları ile AB’nin Türkiye’ye ödemesi öngörülen katılım öncesi mali yardımlarda kesintiye gidilmesi, ekonomik ve ticari ilişkiler temelinde yürütülen diyalogun ve Havacılık Anlaşması müzakerelerinin askıya alınmasını kararlaştırılmıştır. Avrupa Birliği açısından sorunun çözümü adına atılan ilk somut adım olarak değerlendirilebilecek bu yaptırım kararları, sanılanın aksine çözüme hizmet etmemiştir. Doğu Akdeniz’de savunduğu tezlerin doğruluğuna inanan Türkiye, bu yaptırım kararlarına rağmen bölgedeki sondaj çalışmalarına devam etmiştir. Bunun üzerine AB Dış İlişkiler Konseyi, Kasım 2019 toplantısı sonucunda yeni yaptırımları öngören yasal çerçeveyi onaylamıştır. Bu kapsamda Doğu Akdeniz’de yetkisiz gerçekleştirildiği iddia edilen hidrokarbon faaliyetlerinden sorumlu olan ya da bu faaliyetlere bir şeklide karışan kişi ve kurumlara yaptırım uygulanması mümkün kılınmıştır. Bir çerçeve karar olması hasebiyle kişiler üzerinde net bir yaptırım uygulaması olmamıştır. Böylece yaptırımların çerçevesi hazırlanmış ve uygulama yolu açılmıştır. Ancak herhangi bir kişi ve kuruma yaptırım uygulamayarak AB, Türkiye’ye açık bir kapı bırakmıştır. İlk aşamada uygulanan yaptırımların caydırıcı özelliğinin olmaması ve sonrasında gelen bu çerçeve karar neticesinde Avrupa Birliği bölge üzerinde istenilen etkiyi gösterememiştir. AB açık kapı bırakmasına rağmen, öncesinde gerek taraflı bir tutum sergilemesi gerekse politik yaptırım kararları alması, Türkiye’nin perspektifinden AB’nin bir arabulucudan ziyade bir taraf olarak algılanmasına yol açmıştır. Bunun neticesinde ise bölgedeki çalışmalar devam etmiştir. Devam eden sondaj faaliyetlerine karşın AB, Şubat 2020 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın üst düzey iki yöneticisini çerçevesi daha önce hazırlanan yaptırım listesine eklemiştir.

Şubat 2020 sonrasında meydana gelen koronavirüs pandemisi ise bu alana olan ilgiyi azaltmıştır. Dış politikanın gündemdeki sıcak başlıkları yerini virüsle mücadeleye bırakmıştır. Salgının yaz aylarında etkisini azaltmasıyla birlikte Doğu Akdeniz’deki gerilim tekrar gündeme gelmiştir. Salgının en hararetli zamanlarında arka planda kalan mücadele, karşılıklı Navtex ilanları ile birlikte bölgeyi yeniden ilgi odağı haline getirmiştir. Bu tarihe kadar yaptırımları birincil çözüm yolu olarak gören Avrupa Birliği tavrını değişmiştir. Bunun yerine diplomasi ve uzlaşmayı öngören bir tavır ortaya konulmuştur. Bu kapsamda 25 Ağustos 2020 tarihinde Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas gerginliğin giderilmesi için Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk amacıyla önce Atina sonra ise Ankara’yı ziyaret etmiştir. Maas’ın Atina ziyareti sırasında Yunan Dışişleri Bakanı Dendias’ın bu konunun “sadece Yunanistan ve Türkiye’yi değil, Avrupa Birliği’nin tamamının egemenlik haklarını ve güvenliğini ilgilendirdiğini”[1] söylemesi AB’nin desteğinin Yunan tarafı için önemini göstermiştir. Buna rağmen Almanya kriz süresince her iki taraf lehine de net bir tavır sergilememiştir. Buna rağmen AB içerisindeki bir ülke olması hasebiyle arabuluculuğu tartışma konusu olmuştur. Bu ziyaretlerden kısa bir süre sonra AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Doğu Akdeniz konusunun görüşülmesi için çok taraflı bir konferans düzenlenebileceğini söylemiştir. Doğu Akdeniz’de çözüme ulaşmak adına ilk yapılması gereken şey olan tarafların tezlerinin dinlenmesi ve uzlaşma yolunun açılmasının yaptırımlar uygulandıktan sonra gündeme gelmesi ise şaşırtıcı bir durum ortaya koymuştur.

Eylül ayı başında toplanan ve Avrupa Birliği üyesi yedi Akdeniz ülkesinden oluşan Med7 Zirvesinde Türkiye’ye yönelik sert yaptırım taraftarı olan ülkelerden biri olan Fransa’nın başı çekmesi birtakım endişelere yol açmıştır. Ancak ekim ayı başında düzenlenen liderler zirvesinde herhangi bir yaptırım kararı çıkmamıştır. ABD başkanlık seçimlerinin bu kararın üzerinde net bir etkisi olmuştur. Trump yönetiminin pandemi dönemini yönetmekteki başarısızlığı ve anket sonuçlarında Joe Biden’ın azımsanmayacak bir farkla önde olması bu dönemde kesin bir tavır takınılmasını önlemiştir. Bu sebeple ekim ayında toplanan liderler zirvesi sonuç bildirisinde Türkiye’nin tek taraflı provokatif eylemlerde bulunduğu iddia edilerek, AB Konseyi’nin bundan üzüntü duyduğunu belirtmekle yetindiler.

2020 yılı son toplantısı aralık ayında gerçekleşen AB liderler zirvesi öncesinde AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell’in yaptığı “Zaman geçiyor ve artık Türkiye ile olan ilişkilerimizde bir dönüm noktasına yaklaşıyoruz”[2] açıklaması, toplantıda son derece önemli kararlar alınacağı olarak yorumlanmıştı. Zirve öncesinde Yunanistan ve GKRY’nin ağır yaptırım talepleri gündeme yansımıştı. Ancak zirvenin sonuç raporunda beklenilenin aksine sembolik yaptırım kararları alındı ve yaptırım listesine sondaj çalışmalarıyla ilgili olduğu düşünülen yeni isimler ve şirketler eklendi. Buna ek olarak ise Mart 2021’deki liderler zirvesine kadar AB ile Türkiye ilişkilerinin şimdiki durumu ve bundan sonrasına ilişkin rapor hazırlanması istendi. Rapor hazırlanması talebi yaptırım kararından daha önemli mesajlar içermektedir. 3 Kasım 2020’de yapılan ABD başkanlık seçimi sonucuna göre Joe Biden’ın başkan seçilmesi ve ABD’nin dış politikalarında yaşanması beklenen değişimler göz önüne alındığında Avrupa Birliği’nin rapor hazırlatma kararı bu değişiklik için “bekle ve gör” politikasının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Hazırlanacak rapor ile birlikte ilişkilerin geleceği için olası adımları değerlendirecek olan AB’nin yeni ABD yönetiminin Doğu Akdeniz’e yönelik izleyeceği politikalara entegre olacağı düşünülmektedir.

Avrupa Birliği’nin soruna dahil olduğu tarihten günümüze kadar yaptıkları incelendiğinde kararsız bir tutum gözlemlenebilmektedir. İlk aşamada kınama düzeyinde olan tepkiler Temmuz 2019 sonrasında yaptırım seviyesine çıkmıştır. Ancak AB içerisindeki görüş ayrılıkları bu yaptırımların seviyesinin caydırıcılıktan uzak olmasına yol açmıştır. İlk aşamalarda hakim olan yaptırım yanlısı tutum, pandemi süreci ile birlikte etkisini kaybetmiştir. Ağustos 2020 tarihinden itibaren çözüm yolu olarak diplomasi öne atılmıştır fakat bu dönem de ABD’deki başkanlık seçimleri sonucunda yaşanabilecek değişim sebebiyle gündemde kalmamış, yapılan çok taraflı konferans çağrılarına Türkiye’nin olumlu yaklaşımına rağmen AB tarafından herhangi bir cevap gelmemiştir. Ekim ayında düzenlenen liderler zirvesi sonuç bildirisinde Türkiye hakkında sadece iki madde bulunması, aralık ayında yapılan zirvenin ardından ise sembolik yaptırım kararları alınması ve rapor hazırlanması talepleri zamana oynamak olarak değerlendirilmektedir. Doğu Akdeniz konusunda Avrupa Birliği içerisinde yaşanan anlaşmazlıklar ve Ekim ayından itibaren yaşanması kuvvetle muhtemel hale gelen başkanlık değişimi Avrupa Birliğini bu gibi hayati öneme sahip politikalarında dönemsel bir duraklamaya yol açmıştır. Ancak, Aralık 2020 liderler zirvesi sonucunda hazırlanması istenilen Türkiye ile ilişkileri içeren rapor, yeni dönemin bir göstergesi niteliğindedir. ABD dış politikasında yaşanacak değişimlere göre kendi politikalarını yeniden konumlandırmayı düşünen AB talep ettiği rapor ile birlikte değişimin sinyallerini vermiştir. Transatlantik ittifakında Trump döneminde ilişkilerin zayıflamasına karşın, Avrupa Birliği yeni dönemde daha iyi ilişkilere hazır olduğunun işaretlerini vermeye başlamıştır.

KAYNAKÇA

[1] https://tr.sputniknews.com/dogu_akdeniz/202008251042719254-almanya-arabuluculuk-diplomasisine-basladi-yunanistandan-egemenlik-haklarimizi-savunacagiz/

[2] https://tr.euronews.com/2020/11/19/ab-d-siliskiler-temsilcisi-borrell-turkiye-ile-iliskilerde-art-k-bir-donum-noktas-na-yakla

Diğer Yazılar

Avrupa Birliği’nin Doğu Akdeniz Politikasına Yansımalar: Transatlantik İttifakı

Doğu Akdeniz’de gerçekleşen hidrokarbon keşiflerinin geçmişi 1999 yılına dayanmaktadır. İsrail’in Noa gaz sahasında bulduğu rezerv ...
Daha Fazlasını Oku

Bizden Haberdar Olun

Mail aboneliği başlatmak için mail adresinizi bizimle paylaşabilirsiniz.

    Paylaş
    Etkinlik Takvimi
    Eylül

    Ekim 2024

    Kasım
    Pzt
    Sal
    Çar
    Per
    Cum
    Cmt
    Paz
    30
    1
    2
    3
    4
    5
    6
    Etkinlikler için Ekim

    1st

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    2nd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    3rd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    4th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    5th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    6th

    Etkinlik Yok
    7
    8
    9
    10
    11
    12
    13
    Etkinlikler için Ekim

    7th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    8th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    9th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    10th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    11th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    12th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    13th

    Etkinlik Yok
    14
    15
    16
    17
    18
    19
    20
    Etkinlikler için Ekim

    14th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    15th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    16th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    17th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    18th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    19th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    20th

    Etkinlik Yok
    21
    22
    23
    24
    25
    26
    27
    Etkinlikler için Ekim

    21st

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    22nd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    23rd

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    24th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    25th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    26th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    27th

    Etkinlik Yok
    28
    29
    30
    31
    1
    2
    3
    Etkinlikler için Ekim

    28th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    29th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    30th

    Etkinlik Yok
    Etkinlikler için Ekim

    31st

    Etkinlik Yok

    Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi

    Center for Diplomatic Affairs and Political Studies

    ‎مركز الشؤون الدبلوماسية والدراسات السياسية

    Centre des Affaires Diplomatiques et des études Politiques

    Центр дипломатических отношений и политических исследований

    外交事务与政治研究中心

    Back to top of page