Tehditler ve çatışma Avrupa’ya uzun zamandır olmadığı kadar yakın. Rusya-Ukrayna Savaşı ile Avrupa’nın sınırına dayanan çatışmalar, Suwałki Koridoru’ndaki gelişmeler ve Balkanlardaki gerilimle birlikte her an Avrupa sınırlarından içeriye girebilecek potansiyelde. Tehditler yalnızca sınırlarda değil. Avrupa’nın lokomotif devletlerinin çıkarlarının olduğu uzak topraklardaki Avrupa menfaat operasyonları ve varlıkları da büyük tehditlere karşı karşıya. Afrika ve Güneydoğu Asya’da güvenlik, ticaret ve nüfuz alanlarını korumak için Fransa başta olmak üzere Avrupa devletleri ve genel olarak AB politika ve uygulamaları bu tehditlerde öncelikli temas alanı haline geliyor. Askeri veya politik meydan okumalar neticesinde Avrupalı devletlerin bölge nüfuzunu kaybetme olasılığı artıyor. 2024 bu konularda daha aşağıda kalmayacak. Avrupa’nın topraklarının ve fikirsel çıkarlarının müdafaası için güvenebileceği iki ülkeyse, yaşlı kıtanın coğrafi olarak iki ucunda yer alıyor: Türkiye ve İngiltere (Birleşik Krallık)…
16 Mart 2021’de İngiliz Hükümeti, Birleşik Krallık’ın önümüzdeki on yılda dünyadaki rolüne ilişkin vizyonunu yayınladı. “Entegre İnceleme” (IR21) olarak adlandırılan rapor, daha önce ayrı olan uluslararası kalkınma, ulusal güvenlik ile dış ve savunma politikası alanlarını tek bir stratejide birleştirdi. IR21, Brexit süreci ve Boris Johnson tarafından desteklenen “Küresel Britanya” modeliyle şekillendi ve bir ortak olarak AB’yi tamamen görmezden geldi. Johnson’dan sonra kısa süre görevde kalan bir önceki Başbakan Liz Truss başlangıçta Çin’e karşı daha sert bir duruş sergilemek amacıyla belgeyi gözden geçirmeyi düşündü. Yerine gelen ve daha pragmatik bir dış politika benimseyen mevcut Başbakan Rishi Sunak’ın yönetimindeki son güncellemeyse, dünya lideri bir “Küresel Britanya”ya ilişkin tam kapsamlı iddialardan büyük ölçüde vazgeçiyor. Bunun yerine, yeni İngiliz hükümeti, Batı’daki ortaklarıyla birlikte ortak riskleri benimseyen ve daha büyük jeostratejik rekabetle karşı karşıya olan bir Birleşik Krallık resmi çiziyor.
…