Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından sonra beş bağımsız Türk Devleti kurulmuştur. Siyasi, ekonomik ve askerî yönden yetersiz olan bu ülkeler, bölgeselleşme ve işbirliği kapsamında yeni ittifaklar kurmayı amaçlamıştır. Orta Asya’daki bölge devletleri arasında yaşanan sınır çatışmaları ve su paylaşımı gibi meselelerin yanı sıra istikrarsızlık faktörleri, bu ülkeleri bölge dışı aktörlerle ittifaklar kurmaya yönlendirmiştir. Bağımsızlığını kazanan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri başta Rusya olmak üzere, diğer eski Sovyetler Birliği ülkeleriyle ilişkilerini koparmayarak ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile ilişkiler kurarak, yeni düzene uyum sağlamaya çalışmışlardır. Fakat bu aktörler, Orta Asya Türk devletlerinin sorunlarının çözümüne yardımcı olacak politikalar geliştirilmesine destek olmamıştır. Bu kapsamda bölge dışı devletlerle yapılan ittifaklarda var olan güç asimetrisi, çatışmaların ve istikrarsızlığın daha derinleşmesine neden olmuştur, bu da bölge üzerindeki dış etkinin artmasına yol açmıştır.
Türkiye ise yeni oluşan uluslararası sisteme kayıtsız kalmayarak dil, tarih ve kültürel ortaklıklarının bulunduğu bu ülkelere yönelik birçok alanda işbirliği politikaları geliştirmiştir. Yeni cumhuriyetlerin tam bağımsızlıklarını kazanmaları, ekonomik ve ticari alanlarda özgür politikalar izlemeleri için işbirliği geliştirmeyi amaçlayan Türkiye, 30 Ekim 1992’de “Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi” düzenlemiştir.
1992 yılından Türk Konseyi’nin kurulduğu 2009 yılına kadar Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Devlet Başkanları arasındaki ikili ve çok taraflı ilişkileri güçlendirmek amacıyla “Zirveler Süreci” olarak adlandırılan on zirve toplantısı yapılmıştır. Bu toplantılarda devletlerin egemenliklerine karşılıklı saygı duyma, iç işlerine müdahale etmeme gibi prensipler üzerinde mutabık kalınmış ve gümrük, serbest ticaret, telekomünikasyon, ulaştırma, doğal kaynaklar, enerji gibi birçok sektörde işbirliği yapılması yönünde görüşmeler yapılmıştır. Bu sürecin etkin koordine edilebilmesi için de Türk İşbirliği ve Koordinasyonu Ajansı (TİKA), Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA), gibi birçok kurumsal yapılar oluşturulmuştur. Bu kurumlar Türk Devletleri arasındaki kültür, sağlık ve eğitim alanlarında işbirliği için köprü görevi üstlenmiştir.
3 Ekim 2009 tarihinde Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin kuruluşuna dair “Nahçıvan Anlaşması” imzalamış ve anlaşma 17 Kasım 2010’da resmî olarak yürürlüğe girmiştir. Bu doğrultuda Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi uluslararası hukukun standartlarını benimseyen bir üst kurum haline gelmiştir.
2019 yılında Özbekistan’ın katılımıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin üye sayısı beşe çıkmış, Macaristan ve Türkmenistan da gözlemci statüde üyelik elde etmiştir. 2021 yılında Türk Devletleri’nin bağımsızlığının 30. yıldönümünün kutlandığı Zirvede, kuruluşun adı “Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)” olarak değiştirilmiştir.
…