Azerbaycan ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler, 1991 yılında Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından geniş bir alanda gelişmeye başlamıştır. Azerbaycan, Kafkasya bölgesindeki stratejik konumu ve enerji kaynakları nedeniyle Avrupa Birliği için önemli bir ortak olmuştur. Azerbaycan ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde, enerji alanı stratejik bir öneme sahiptir. Azerbaycan, zengin enerji kaynaklarına sahip bir ülke olarak, Avrupa Birliği’nin enerji arz güvenliği ve çeşitliliği açısından önemli bir ortak konumundadır. Azerbaycan ve AB ilişkisinin, enerjinin yanı sıra ekonomik ve siyasi boyutları da vardır. Taraflar arasında pek çok anlaşma mevcuttur. Örneğin Azerbaycan’ın Şahdeniz doğal gaz sahasından çıkartılan gazı, Türkiye üzerinden Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya’ya taşıyan Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP), Azerbaycan-AB ortak projesidir. Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Güney Kafkasya Boru Hattı ile TAP’ın birleştirilmesi sonucunda Güney Gaz Koridoru adlı stratejik proje tamamlanmıştır. Avrupa Birliği, bu projeler sayesinde Azerbaycan’dan doğal gaz alarak Avrupa’daki enerji kaynaklarını çeşitlendirmektedir.
Rusya, dünyanın en büyük doğal gaz ve petrol üreticilerinden biri olarak, AB’nin enerji arz güvenliği açısından kritik bir tedarikçidir. Avrupa Birliği, enerji tüketiminin önemli bir kısmını Rusya’dan ithal ederken, Rusya da enerji ihracatından elde ettiği gelirle ekonomisini desteklemektedir. Ancak bu durum, Avrupa Birliği’ni Rusya’ya enerji konusunda bağımlı kılarak, örgütün politik bakımdan da hareket alanını sınırlandırmaktadır. Rusya, Avrupa’ya doğal gaz ihracatını büyük ölçüde Ukrayna üzerinden gerçekleştirir. Ukrayna ve Rusya arasında eskiden beri olan çatışmalar ve şu anda devam eden savaş, bu enerji alışveriş sürecini gerilimli hale getirmektedir. Avrupa Birliği, Ukrayna üzerinden geçen gaz altyapısının güvenliğini ve sürdürülebilirliğini korumak için çaba gösterirken, Rusya da enerji politikasını siyasi ve ticari amaçlarına uygun şekilde yönlendirme çabasındadır. Enerji, Rusya ve Avrupa Birliği arasındaki siyasi gerginliklerin bir nedeni veya sonucu olarak yorumlanabilir. Özellikle son zamanlarda yaşanan siyasi krizler veya farklı politik hedefler, enerji iş birliğini olumsuz etkilemekte ve taraflar arasında anlaşmazlıklara neden olmaktadır.
Avrupa Birliği, Ukrayna topraklarını işgali gerekçesiyle Rusya’ya karşı birçok yaptırım uygulamıştır. Bunlardan biri de Rusya’nın petrol ve gaz ihracatına yönelik ekonomik yaptırımlardır. Amaç, Rusya ekonomisini zayıflatarak Ukrayna’ya yönelik saldırıyı durdurmaktır. Ancak bu durum hem Avrupa Birliği ülkelerinde hem de Rusya’da birçok krizle sonuçlanmıştır. Rusya-Ukrayna savaşından kaynaklanan enerji krizi, Avrupa Birliği ve ötesinde enerji fiyatlarının hızla yükselmesine neden olmuştur. Rusya’nın enerji piyasası manipülasyonuyla başa çıkmak için Avrupa Komisyonu, 2022 Eylül ayında Avrupa Birliği genelinde önlemler önermiştir. Bu önlemler, enerji tüketimini belirli durumlarda düşürmeyi hedeflemektedir. Bu yaklaşım, enerji piyasasındaki baskıyı hafifletmeyi ve kriz sırasında enerji kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri, enerji talebini karşılamak için kısa vadeli çözümler gerektiği düşüncesiyle, kömürle çalışan enerji santrallerini tekrar açmak ve nükleer enerji santrallerinin kapatılmasını ertelemek gibi adımlar atmıştır. Ancak bu tür politikalar, fosil yakıtlara olan bağımlılığı artırdığı için çevresel endişelere yol açmaktadır. Enerji kaynaklarının çeşitli kullanım alanlarına sahip olması, uluslararası platformda hem rekabetin hem de iş birliğinin enerji odaklı ilerlemesine neden olmaktadır. Enerji rekabetinde üstünlük sağlama hedefi güden devletler, kendi topraklarında bulunan enerji kaynaklarını geliştirme amacıyla çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Öte yandan, yeterli miktarda enerji kaynağı bulunmayan ülkeler, enerji sahibi devletlerle güvenli enerji alışverişini sağlama amacıyla projeler geliştirmektedir.
…