Avrupa’da yirminci yüzyılın ortalarında yavaş yavaş tarih sahnesine çıkan popülizm hayaleti yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde neredeyse tüm kıtayı etkisi altına almaya başlamıştır. Fakat günümüzdeki Avrupa’yı etkisi altına alan popülizm 1960-1980’lerde görülenin aksine – istisnaları olsa da- genellikle aşırı sağ şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Aşırı sağ popülizmin yükselişinin en büyük etmenlerinden birisi ise yabancı karşıtlığıdır. Avrupa’da mevcut bulunan aşırı sağ popülist partilerin bazıları hükümette yer alırken, bazıları ise parlamentoda temsil hakkı kazanmış ya da halk arasındaki etkisini giderek artırmaktadır.
Aşırı sağ popülist parti (ASPP) olan İtalya’nın Kardeşleri (Fratelli d’Italia) partisi tarafından yönetilen İtalya iktidarda bulunan ve yabancı karşıtlığına söylemlerinde yer veren ASPP’lerin en önemli örneklerindendir. Öyle ki Alman Stern dergisi kapağında partinin lideri olan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’ye “Avrupa’nın en tehlikeli kadını” başlığıyla yer vermiştir.[1] Tüm bu nedenlerden dolayı bu çalışmada aşırı sağ İtalyan hükümetinin yabancı karşıtlığına söylem ve uygulamalarında nasıl yer verdiği ve bunun yansımaları incelenecektir. Bu çalışmada önce kısa bir şekilde popülizmin, özellikle aşırı sağ popülizmin yabancı karşıtlığı ile ilişkisi verilecek, daha sonra İtalyan hükümetinin popülist retoriği ve uygulamalarından bahsedilerek bunun ne gibi yansımalarının olduğu incelenecektir.
Popülizm
Popülizmin ikinci dünya savaşı sonrası yükselmesinin ardından konu hakkında birçok makale ve kitap çıksa da literatürde akademisyenler arasında henüz üzerinden uzlaşılmış bir tanım bulunmamaktadır. Buna rağmen bu çalışmada, literatürde en çok kullanılan tanımlardan birisi olan, Cas Mudde (2004) tarafından geliştirilen popülizm tanımı: “Toplumu tamamen “pür halk” ve “yozlaşmış elitler” olarak homojen ve karşıt iki gruba ayrılmış olarak düşünen ve siyasetin halkın genel iradesinin bir ifadesi olması gerektiğini iddia eden zayıf merkezli bir ideoloji” kullanılacaktır (Mudde, 2004, 543).
Kendilerini istekleri ve şikayetleri hükümet, ana akım siyasi partiler ve liberal demokrasinin mevcut kurumları tarafından karşılanamayan ahlaklı halkın sesi olarak nitelendiren popülistler bu söylemleri ile diğerlerinden tamamen ayrılmış bir bütün halinde bulunan “bizim halkımız” adı altında hayali bir grup yaratırlar. Bu bağlamda popülistler yozlaşmış elitlerin dışında, göçmenlere, azınlıklara ve yabancılara da karşı çıkmaktadırlar çünkü onları kötü ekonomik koşulların sebebi olarak görmektedirler (Canovan 1999, 2-5). Halk içerisinde bir bütünlük kurmayı amaçladıklarından dolayı, yani zihinlerinde yarattıkları halkı tüm ulus olarak gördükleri için popülistler dışarıda küreselleşmeye içeride ise yabancılara karşıdırlar. Heterojen bir ortamda popülistlerin adlarına konuşabileceği halkı yaratmak zor olduğu için, söylemlerinde yabancılara karşı tutumları açıkça görülebilir (Canovan 1984, 324).
Zayıf merkezli bir ideoloji olan popülizm kolaylıkla diğer ideolojiler ile bağlanabilmektedir (Mudde 2004, 543). Özellikle aşırı sağ bağlamında popülizm otoriterlik (authoritarianism) ve yerlicilik (nativism) ile bir arada bulunmaktadır(Mudde 2007, 22). Aşırı sağ popülistlerin kullandığı yerlicik yabancı düşmanlığı (xenephobia) boyutlarına da ulaşabilmektedir. Onların siyasi ve ekonomik sorunlara sundukları çözümler yabancı düşmanlığını ve ayrımcılığı içermektedir (Yildirim vd. 2017, 57) çünkü yabancıları yerlilerin işlerini çaldıkları, suç oranlarını artırdıkları, yaşam ücretlerinin ve kötü giden ekonomik koşulların sebepleri olduğu gerekçesiyle suçlarlar ve bu söylemler aracılığıyla kitleleri harekete geçirerek desteklerini artırmayı amaçlarlar.
Avrupa’ya göçün artışı ve bunun siyasi düzlemde yansımalarının yükselmesi aşırı sağ popülist partilere yönelimin en önemli sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır(Castles vd. 2014, 1). Avrupa ülkelerinin ve Avrupa Birliğinin bir göç ve çok kültürlülük merkezi haline geldiğini kabul etmeyen ASPP’ler kendilerini küreselleşme ve diğer iddia edilen tehditlere karşı ulusal kimliğin ve “gerçek vatandaşların” koruyucusu olarak yansıtırlar(Wodak 2016, 186). Bu kapsamda yabancı karşıtlığı bu partilerin söylemlerine yansıyarak “Almanya Almanlar içindir; İtalya İtalyanlar içindir; Yunanistan Yunanlar içindir” tarzında sloganlar haline dönüşmüşlerdir (Mudde 2007, 139).
İtalya Örneği
Çalışmanın esas konusu olan İtalya için yabancı sorunu -göçmenler, mülteciler ve diğerleri- 1990’ların ortalarında kendisini göstermeye başlamış, 2011 Arap Baharı sonrası ve özellikle tüm Avrupa’da görülen 2015 mülteci krizi ile oldukça ciddi boyutlara ulaşmış ve son olarak 2022 Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile devam etmiştir. İstatistiklere göre 2022 yılında İtalya’daki toplam yabancı nüfusu 5.030.716[2] olarak tespit edilmiştir. Öte yandan 2022 yılında ülkeye ulaşan göçmen sayısı 105.129[3] iken, Ukrayna’dan gelen mültecilerin sayısı da 2023 Şubat ayı itibarıyla 171.739[4] olarak tespit edilmiştir.
Deniz göçünün İtalya için en acil kriz[5] olduğunun altını çizen aşırı sağcı İtalyan Başbakan Giorgia Meloni’nin hükümeti tarafından hazırlanan, Akdeniz’de arama kurtarma faaliyetleri yürüten sivil toplum kuruluşlarını (STK) kısıtlamaya yönelik yasa 2022 yılının sonunda yürürlüğe girdi. Yasa hakkında konuşan Meloni şimdi ulusal çıkarlarını korumaya başladıklarını belirtti.[6] Yukarıda açıklandığı üzere bu söylem aşırı sağ popülizm retoriğine uygun bir şekilde milli bir kimlik vurgusu yapmış ve bir bütün olarak çıkarlarının aynı olduğunu iddia ettikleri halkı yani bir bütün olarak ulusu tehditlere karşı koruduklarını iddia ederek karşısında birleşilmesi gereken ortak bir düşman özne (göçmenler) yaratmış ve kendisini ulusun çıkarlarını koruyacak kişi olarak lanse etmiştir.
Bu yasa kurtarma gemilerinin yaptıkları her kurtarma operasyonu sonrası limanlarına geri gitmelerini içermektedir. Bu durum, ilk kurtarma sonrası eğer denizde hala kurtarılmayı bekleyen kazazedeler varsa onların kurtarılamaması sonucuna yol açmaktadır.[7] Yasanın öngördüğü bu durum yüksek yakıt maliyeti ve zaman kaybı oluşturduğu gerekçesi ile Alman STK Mission Lifeline tarafından eleştirilmiştir.[8] Ayrıca bu yasa ile göçmenlerin daha büyük kurtarma gemilerine nakledilmesi engellenirken, gemilerin konumları ne olursa olsun, en yakın limana değil, daha önceden belirlenen güvenli limana gitmeleri gerekmektedir.[9] Kurtarılan göçmenlerin sorumluluğunu kurtarma gemisinin bayrağını taşıdığı ülkenin üstlenmesi gerektiğini savunan bu yasa, yasanın ihlal edilmesi halinde para cezası ve hatta gemiye el konulmasını öngörmektedir.[10]
İktidardaki popülist partilerin STK’ları zayıflatmaya yönelik bir eğilimi bulunmaktadır ve sıklıkla sivil toplumun aslında sivil toplum olmadığını iddia etmektedirler. Çoğunlukla onların dış güçler tarafından yönetildiklerini iddia etmekte ve ulusa zarar verdiklerinden dolayı suçlamaktadırlar (Müller Jan-Werner 2016, 33-34). Meloni yaptığı bir konuşmada bazı STK’ların ideolojik eylemlerinin insan kaçakçılarına yardım ettiğini öne sürerek[11] hem yasanın meşru zeminini oluşturmaya çalışmış hem de halkı yine ortak bir düşmana karşı yöneltmeyi amaçlamıştır. Ayrıca, STK’lara yönelik getirilen bu kısıtlama ulusal kimliği ve ulusun homojenliğini korumayı hedefleyen aşırı sağcı popülistlerin bu homojenliği bir şekilde bozanları cezalandırma biçimi olarak görülebilir.
Sonuç
Popülizm ve özellikle aşırı sağ popülizmin yükselişi için yabancı karşıtlığı tek koşul olmasa da en önemlilerinden biridir. Popülistler ulusal kimlik etrafından bir bütün olarak gördükleri ahlaklı, pür halkı ona ait olmayan gruplardan ayırarak ve çoğunluk olduklarını iddia ederek grup dışında kalan yozlaşmış azınlıkları da şeytanlaştırarak kitleleri mobilize etmeyi ve kendilerini de bu halkın sesi olarak göstererek desteklerini almayı amaçlamaktadırlar. Kötü ekonomik koşullardan, yüksek suç oranından, hayat pahalılığından ve işsizlikten yabancıları sorumlu tutarak kitleleri ortak bir düşman karşısında birleştirmeyi ve harekete geçirmeyi amaçlamaktadırlar. Ancak burada önemli bir paradoks meydana gelmektedir. Popülizm diğer ideolojilerin aksine siyasi ve ekonomik sorumlara sistematik bir çözüm geliştirmemektedir. Bir başka deyişle herhangi bir programa sahip değildir, söylemleri daha çok suçlama ve eleştiri üzerinden gelişmektedir. Popülist retoriğin en önemli öznelerinden biri olan yabancılar, eğer popülistlerin yapmayı iddia ettiği ve buna yönelik uygulamalar geliştirdikleri gibi ülke içinde bulunmaz da gerçekten homojen bir ulus meydana gelirse, kötü şartlar adına günah keçisi ilan edebilecekleri en önemli özneden mahrum kalacaklardır. Tabii ki suçlamak için kullandıkları tek özne yabancılar değildir, fakat en çok suçlanan öznenin ortadan kalktığı ve koşulların hala düzelmediği bir ortamda kitleleri tekrardan harekete geçirebilmek eskisi kadar kolay olmayacaktır.
Kaynakça
Canovan, M. “‘People’, Politicians and Populism.” Government and Opposition 19, no. 3 (1984): 312-327. http://www.jstor.org/stable/44484266.
Canovan, M. “Trust the People! Populism and the Two Faces of Democracy.” Political Studies 47, no. 1 (1999): 2–16. https://doi.org/10.1111/1467-9248.00184.
Castles, Stephen, Hein de, Haas, Mark J, Miller. The age of migration: international population movements in the modern world 5. New York: Palgrave Macmillan, 2014.
Mudde C. “Populist zeitgeist.” Government and Opposition 39, no. 4 (2004): 543–563. doi:10.1111/j.1477-7053.2004.00135.x.
Mudde, C. Populist radical right parties in Europe 1. New York: Cambridge University Press, 2007.
Jan-Werner, M. What Is Populism?. Philadelphia, Pennsylvania: University of Pennsylvania Press, 2016.
Wodak, R. Wodak. The Politics of Fear: What Right-Wing Populist Discourses Mean. London: SAGE Publications, 2015.
Yildirim, Y. “The Right-Populism and the Rising of Far-Right in Europe in the Context of the Crisis of Liberal Democracy.” Amme İdaresi Dergisi 50, no. 2 (2017): 51-72. https://www.researchgate.net/publication/318909719_Liberal_Demokrasinin_Krizi_Baglaminda_Avrupa%27da_Sag-Populizm_ve_Yukselen_Asiri-Sag_The_Right-Populism_and_the_Rising_of_Far-Right_in_Europe_in_the_Context_of_the_Crisis_of_Liberal_Democracy.
[1] https://www.italianpost.news/elections-meloni-on-the-cover-of-stern-europes-most-dangerous-woman/
[2] https://www.tuttitalia.it/statistiche/cittadini-stranieri-2022/
[3] https://www.reuters.com/world/europe/migrant-arrivals-italy-rise-despite-high-danger-2023-02-26/#:~:text=In%202022%2C%20105%2C129%20migrants%20reached,were%20registered%20as%20unaccompanied%20minors.
[4] https://data.unhcr.org/en/situations/ukraine
[5] https://maritime-executive.com/article/italy-s-parliament-approves-measures-to-restrict-ngo-rescue-vessels
[6] https://www.euractiv.com/section/politics/news/italy-wants-flag-state-of-ngo-ships-to-handle-relocations/
[7] https://maritime-executive.com/article/italy-s-parliament-approves-measures-to-restrict-ngo-rescue-vessels
[8] https://www.infomigrants.net/en/post/45513/italy-introduces-new-rules-for-ngo-sea-rescues
[9] https://www.euronews.com/my-europe/2023/02/06/its-a-shame-ngos-blast-italys-compulsory-code-of-conduct-for-rescue-ships-in-the-mediterra
[10] https://www.euractiv.com/section/politics/news/italy-wants-flag-state-of-ngo-ships-to-handle-relocations/
[11] https://www.infomigrants.net/en/post/45060/ideological-activity-of-some-ngos-helps-traffickers-meloni