2020 yılında gerçekleşen 2. Dağlık Karabağ Savaşı ile Kafkasya bölgesinde önemli değişiklikler yaşanmıştır. Bu değişiklikler sadece bölge haritasıyla sınırlı kalmamıştır. Azerbaycan, 1990’lı yıllarda gerçekleşen savaşta işgal edilen topraklarının büyük bir kısmını kurtarırken, bölgede artan bir askeri ve diplomatik güce sahip olmuştur. 2020 yılından sonraki süreçte ise, barış görüşmeleri devam etmiş ancak henüz bir uzlaşıya varılamamıştır. 2023 yılının ocak ayından itibaren Dağlık Karabağ’daki jeopolitik öneme sahip Laçin Koridoru, artan bir gerilime sebep olmuştur. Bu yazıda, Azerbaycan – Ermenistan arasında ilerleyen normalleşme süreci, Türkiye’nin komşu bir ülke olarak sürece etkisi ve Laçin Koridoru geriliminin sebepleri ve güncel durum ele alınacaktır.
1988-1994 yılları arasında gerçekleşen çatışmalarda Azerbaycan’ın birçok bölgesi Ermenistan tarafından işgal edilmiştir. Sovyetlerin son yıllarında gerçekleşen politikaların sonucu olan bu savaş, SSCB’nin dağılmasından sonra da devam etmiştir. 1 milyondan fazla Azerbaycanlı yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalmıştır. Ayrıca Dağlık Karabağ’da ve çevresinde yaşayan Azerbaycan halkının, Ermenistan’ın baskı ve şiddetinden kaçmak için göç ettiği bilinmektedir. 1991 yılında başlayan Ermeni saldırıları ile Hankendi, Laçin, Kelbecer, Ağdam gibi birçok bölge işgal edilmiştir. Ayrıca Hocalı Katliamı olarak tarihe geçen olay, bu savaş sırasında yaşanmış, içlerinde kadın ve çocukların da olduğu yüzlerce Azerbaycanlının öldürülmesine sebep olmuştur. 1994 yılında savaşı sona erdiren Bişkek Protokolü, bir ateşkes anlaşmasıdır ve işgal edilen bölgelerden kuvvetlerin geri çekilmesini içermektedir. Ayrıca mutlaka bir barış anlaşması imzalanmasını öngören bu Protokole rağmen 2020 yılına kadar düşük yoğunluklu çatışmalar devam etmiş ve böyle bir anlaşma imzalanamamıştır. Ayrıca Azerbaycan topraklarının beşte birinin işgal edilmiş olduğu da unutulmamalıdır.
İki Sovyet ülkesinin savaşında özellikle Rusya’nın bir liderlik üstlenerek tarafları savaşı bitirmeye ikna etmesi beklenmiştir. Ancak özellikle Azerbaycan’ın toprakları işgal edilirken ve halk göçe zorlanırken Rusya daha pasif kalmıştır. Başta AGİT olmak üzere diğer bölgesel ve uluslararası kurumlar da bölgedeki gerginlikleri çözmede aktif bir rol oynayamamıştır. 1992 yılında Karabağ sorununun çözümüne yönelik kurulan AGİT Minsk Grubu’nun eş başkanları olan ABD, Fransa ve Rusya, birçok toplantı düzenlemiş ancak başarılı olamamıştır. Bu durum, AGİT’in kapasitesinin yetersiz olduğunu göstermektedir. Eş başkanların sorunun çözümünde etkin rol oynayamadığı görülmektedir. Aynı şekilde, 2020 yılındaki savaşta da Ermenistan, Rusya’nın kendisini desteklemesini beklemiştir. Ancak buna rağmen Rusya 1990’lardan beri gerginlikleri doğrudan çözmeye yönelik bir rol üstlenmemiştir. Rusya’nın bu politikası, savaşta olan iki ülkeyi de daha rahat kontrol etmesini sağlamıştır. Kremlin yönetiminin, 2020’de başlayan, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinde öncü bir rolü olmasına rağmen, bu ülkeleri barış anlaşmasına zorlamamaya yönelik politikaları bölge üzerindeki hakimiyetlerini korumaya katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda, Rusya’nın sorunun çözümüne yönelik politikalarının uzun süre aynı kaldığı savunulabilir.
…