Temeli 1992 yılında Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi ile atılan ve 2009 yılında Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in önerisi ile teşkilat haline getirilen Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi (Türk Konseyi/Türk Keneşi), 2021’de İstanbul’da düzenlenen 8. Devlet Başkanları Konseyi Toplantısı sırasında yeniden yapılanmış ve adını Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirmiştir. Türk Konseyi’inden Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ismine dönüş ise, uluslararası basın tarafından daha kapsayıcı olma açısından atılan bir adım olarak değerlendirilmiştir. Bu ad değişimini anlayabilmek için teşkilat kavramıyla neyin amaçlandığını anlayabilmek önem taşımaktadır. Bu ad değişikliği üye devletlerin bir potada eritilmesi yoluyla teklik kazanmasını değil, onların tek tek, eşit statüyle ortak amaçlar etrafında birlik olmasına yönelik arzuyu ifade etmektedir. 2020 yılından itibaren TDT üye devletlerinin üst düzey yetkililerinden gelen açıklamalar da TDT’nin genişleme amacı güttüğünü göstermektedir. Türk Kültürü ile doğrudan ve dolaylı olarak bağlantısı olan pek çok devlet Türk Devletleri Teşkilatı’nın potansiyel bir üyesi olarak görülmektedir ve teşkilat tarafından ilerleyen süreçte “doğal olarak” katılımları beklenmektedir.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurucu üyeleri Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’dir. 2019 yılında ise Özbekistan TDT’nin tam üyesi haline gelmiştir. Şu an teşkilatın gözlemci üyeleri Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’dir. 9. TDT Zirvesi’nde Türkmenistan’ın tam üyeliği gündeme gelmiş fakat Daimî Tarafsızlık Statüsü’ne uymuyor mu endişesi üyelerce tartışılan konulardan biri olduğundan tam üyelik kabulü gerçekleştirilememiştir. Daha sonrasında Türkmenistan tarafından gelecekte tam üyeliklerinin kabul edilmesinin umulduğu dile getirilmiştir. Bu noktada gözlemci üyenin ne demek olduğuna açıklık getirmek önemlidir. Gözlemci statüsü, bazı kuruluşlar tarafından üye olmayanlara kuruluşun faaliyetlerine katılma hakkı vermek için verilen bir ayrıcalıktır. Yani gözlemci üyeler tam birer üye konumunda olmamakla birlikte potansiyel adaylardır denilebilir ve genellikle gözlemci ülkelerin ilerleyen süreçte tam üyeye dönüşmesi beklenmektedir. Bu bilgiler ışığında TDT’nin gözlemci üyesi olan Macaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tam üyelik durumu değerlendirilecek olup konu üzerine genel bir çerçeve çizilmeye çalışılacaktır.
Macaristan’ın, Türk devletleriyle birlikteliği değerlendirildiğinde, bunun aslında 19. yüzyıl sonları Osmanlı’sına kadar götürülebileceği ve Turancılık fikrine dayandığı görülmektedir. Elbette bu dinamik, 1945’te Macaristan’ın Sovyet bloğuna katılması ile değişmiş ve uzun yıllar gün yüzüne çıkmamak üzere askıya alınmıştır. 2004 yılında ise, Macaristan, Avrupa Birliği (AB) tarihindeki en büyük genişlemenin bir parçası olarak AB üyesi haline gelmiştir. Macaristan, Avrupa Birliği tarafından, 2010’dan bu yana Viktor Orban ve sağcı Fidesz Partisi’nin muhafazakâr politikaları ile demokratik gerilemede sayılmaktadır. Avrupa Parlamentosu tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda Macaristan, anayasal süreçlerin ve seçim sisteminin işleyişinde eksiklikler olması, yargı sisteminin tam bağımsız olmaması, artan yolsuzluklar, ifade özgürlüğünün garanti edilememesi ve temel insan haklarındaki ihlal ve ayrımcılıklardan ötürü seçimli otokrasi rejiminde kabul edilmektedir. Brüksel’in çeşitli uyarılarına rağmen Budapeşte’nin değişmeyen politikaları ve siyasi duruşu, AB ile Macaristan ilişkilerini germeye başlamış ve iki tarafın da geri adım atmaması ile bu gerginlik tırmanmaya devam etmiştir. Macaristan’ın mevcut durumu “Doğu Açılımı” fikrini tetiklemiş ve zaten bir süredir birbirine göz kırpan Macaristan ve Türk Dünyası, ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. Bu doğrultuda 2018 yılında, Macaristan Başbakanı Türk Konseyi’nin 6. Zirvesi’ne konuk olarak davet edilmiş ve Macaristan’a resmi olarak üyelik teklif edilmiştir. AB ile sorunlarının ardından kendine yeni iş birlikleri arayan Macaristan bu teklifi olumlu karşılamış ve 2019 yılında gözlemci üye haline gelmiştir. Özellikle Covid-19 Pandemisi sürecinde, Macaristan ve Türk Dünyası ilişkilerini genişletmiş ve Macaristan tarafından Türk Devletleri “gerçek dost” şeklinde adlandırılmaya başlanmıştır. Günümüzde başta siyasi, ekonomik ve enerji iş birlikleri olmak üzere TDT tarafından tanımlanan 19 adet iş birliği alanı bulunmaktadır ve Macaristan’ın bu alanlardan pek çoğunda aktif olduğu görülmektedir.
…