Rusya’nın 24 Şubat 2022 sabahı başlattığı Ukrayna’nın doğu kentlerini hedef alan askeri operasyon halen yüksek gerilimle devam etmektedir. Üzerinden iki yılı aşkın süre geçen savaş boyunca Rusya devleti, Ukrayna ordusunun yanı sıra uluslararası baskı ve yaptırımlarla da mücadele etmek zorunda kalmıştır. Ancak, uzayan süreçte Moskova hükümetinin savaşta arzu ettiği sonuca ulaşma ihtimalinin gitgide azalması ekonomik, diplomatik ve siyasi araçlarda zayıflamanın bir göstergesidir. Özellikle, Avrupa Birliği ve ABD’nin yaptırımlarına karşı daha hassas bir hale gelen Moskova’nın, gelecek süreçte Balkanlar’da istikrarsızlık yaratıcı politikalar izlemesi beklenmektedir. Böylelikle, Putin Batılı meslektaşlarının müşterek baskılarını yakın çevrelerindeki iktidarsızlık ve güvensizlik ortamı ile kırmak isteyecektir.
Moskova’nın Balkanlar’daki çalkantılı siyaseti kullanarak Batı’nın hedeflerine zıt bir tutum sergilemesi, uluslararası sistemde yeni bir dinamik değildir. Ancak Rusya-Ukrayna Savaş’ının, bölgedeki jeopolitik dengeye eskisinden daha büyük bir önem yüklediği söylenebilir. Bu yeni atmosferde, Balkanlar siyasetini sınayan iki temel konudan bahsedebiliriz. Bunlardan ilki, savaşın oluşturduğu güvensizlik ortamının Avrupa Birliği’nin Balkanlar açılımı hedefini bir zaruret haline getirmesidir. Balkanların AB’ye entegrasyonu için de bölgede var olan çatışmaların ivedilikle çözülmesi gerekmektedir. İkinci temel sınamanın ise, savaşın bölge hükümetlerini Batı ile Rusya arasında net bir taraf seçmeye zorlaması olduğu söylenebilir. Bu çerçevede taraflar, Balkanlar’da baskıcı veya barışçı yollarla müttefik edinmek isteyecektir. Oluşan bu yeni konjonktür kimilerine göre, Kosova ve Sırbistan arasındaki sorun gibi Balkanlar siyasetindeki köklü sorunları çözmek için bir fırsat olarak yorumlanırken kimileri tarafından, Balkanlar’ın büyük bir siyasi krizin eşiğinde olduğu şeklinde okunmaktadır.
…