Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi ülkelerin Devlet Başkanları ve Hükümet Başkanlarının, İttifak faaliyetlerini değerlendirmek ve bunlara stratejik yön vermek amacıyla, düzenli olarak toplandığı NATO Zirvelerinin önümüzdeki ayağı, Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington D.C.’de gerçekleştirilecektir. 9-11 Temmuz 2024 tarihlerinde gerçekleşecek olan Zirve, 4 Nisan 1949 günü Washington D.C.’de imzalanmasıyla kurulan NATO’nun, temellerinin atıldığı şehirde, 75. yıldönümü kutlamasına sahne olacaktır. Buna ek olarak Zirve, İttifak’ın barışa ve demokrasilere yönelik artan küresel tehditlere karşı tepkisine odaklanacaktır. Bilhassa devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, Orta Doğu coğrafyasına yayılma tehdidi her geçen gün artan İsrail-Filistin savaşı ve İran’ın çatışmalara bilfiil müdahil olması gibi uluslararası toplumu meşgul eden başlıca konular Zirvenin gündeminde yer alacaktır.
Ancak tüm bu önemi haiz konu başlıklarının haricinde, Zirveyi belki de son yılların en önemli NATO Zirvesi haline getiren konu başlığı, on yıldır bu görevi sürdüren eski Norveç Başbakanı Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in yerine bir halef bulunması konusudur. Şimdilik Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya gibi NATO’nun ağır toplarının desteklediği Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis, boşalacak olan genel sekreterlik koltuğu için resmi başvurusu bulunan iki aday olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkesi Hollanda’nın en uzun süre görev yapan Başbakanı olan ve siyasi skandallardan itibarı zedelenmeden çıkma yeteneğinden dolayı “Teflon Mark” olarak anılan Mark Rutte, yarışın şu an için favorisi olarak görülmektedir. Ne var ki İsveç’in Brüksel yolunda Türkiye ve Macaristan’ın tutumu neticesinde yaşadıklarını hatırladığımızda genel sekreterin üye devletlerin oy birliğine ihtiyaç duyduğu çerçevede yarışın sonucu halen belirsiz kalmaktadır. Nitekim beklenildiği üzere, Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjárto, Mark Rutte’yi kastederek, “Daha önce Macaristan’a diz çöktürmek isteyen bir kişinin NATO genel sekreteri pozisyonuna seçilmesini kesinlikle destekleyemeyiz.” açıklaması malumun ilanı olmuştur.
Buradan hareketle dikkatlerden kaçan veyahut bilerek göz ardı edilen bir sorunun artık sorulma zamanı gelmiştir: “NATO’nun Genel Sekreterliği koltuğuna Doğu Avrupalı bir ismin geçme zamanı gelmedi mi?”. 2022 yılından bu yana süren Rusya-Ukrayna savaşı zaten yıllardır yükselen savunma harcamaları ve muhtelif söylemler neticesinde önemi artan NATO’nun Doğu kanadını Avrupa siyasasında başat bölgelerden biri haline getirmiştir. Bu durumun doğal sonuçlarından biri olarak sıradaki genel sekreterin bu bölgeden çıkmasının NATO için birçok getirisi olacaktır. Bu yüzden bu getirilere bakmak bu çalışmanın ana konusu olmuştur. Çalışma, NATO’nun Doğu kanadı olarak ele alınan Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan üzerinden artık NATO’nun yeni ağırlık merkezini Doğu Avrupa’nın oluşturduğunu ele alacaktır. Bunu yaparken NATO Genel Sekreterliği koltuğunun gelişen önemine ve yeni genel sekreterin bu ülkelerden çıkmasının neden önemli olduğuna değinilecektir.
…