Birleşik Krallık’ın 2016 yılında yapılan Brexit referandumuyla aldığı Avrupa Birliği (AB) üyeliğini sonlandırma kararı sonrası Lizbon Antlaşmasının 50.maddesi gereği kararın icra süreci başlamış ve resmi olarak Birleşik Krallık 31 Ocak 2020 tarihinde “Withdrawal Agreement (Geri Çekilme Anlaşması)” ile AB’den ayrılmıştır. Birleşik Krallık, Brexit sonrası stratejilerinde farklı vizyonlar geliştirmiştir. AB bünyesinde ortak olmuş olduğu ticaret, hizmet piyasası, finans, bankacılık, ulaşım, endüstriyel üretim gibi alanlarda yeniden ikili veya çok taraflı anlaşmalar düzenlemiştir. Ancak Brexit sonrası Britanya için su yüzüne çıkan bir diğer mesele, Birleşik Krallık bünyesindeki ülkelerin AB ile bütünleşmiş bir Birleşik Krallık’ta buldukları ekonomik faydayı Brexit sonrası bulamamaları durumudur. Özellikle siyasi bağımsızlık arayışında olan bölgeler (Kuzey İrlanda ve İskoçya) için Birleşik Krallık’ın AB üyeliği boyunca süren memnuniyetleri Brexit sonrası devam etmemiştir. Özellikle Kuzey İrlanda ve İskoçya’da kamuoyu, Brexit sonrası Birleşik Krallık ile olan münasebetlerinde daha farklı bakış açıları geliştirmişlerdir. Bu hususta ülkelerin sürece dair durumlarını kısaca değerlendirmek gerekir.
KUZEY İRLANDA
Kuzey İrlanda özelinde bahsedilecek en önemli husus bölgedeki çatışmaların temelini oluşturan ayrılıkçı hareketlerin bir parçası olan; İrlanda Adasında yıllarca Birleşik Krallık’a karşı mücadele etmiş İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) adlı paramiliter bir örgütün varlığıydı. Bu örgüt yıllarca Kuzey İrlanda’yı Birleşik Krallık’tan ayırmak ve İrlanda Cumhuriyeti ile birleştirmek ülküsüyle faaliyetlerini sürdürmüştür. Özellikle 1960’tan 1998’e dek süren “Sorunlu Zamanlar” olarak adlandırılan süreç IRA faaliyetlerinin en yoğun yaşandığı dönem olmuştur. Yaşanan süreç sonrası 1998 tarihli “Good Friday Agreement (Hayırlı Cuma Anlaşması)” ile şiddetin büyük oranda sona ermesini sağlansa da IRA zımni bir şekilde faaliyetlerini sürdürmeye devam etmiştir. Bu örgütün yarattığı ayrılıkçı etki ve sosyal hareketlenmeler Kuzey İrlanda da hâlâ etkili olmaktadır. Öyle ki günümüzde Kuzey İrlanda parlamentosunda IRA’nın siyasi kolu olarak görülebilecek Sinn Fein Partisi Kuzey İrlanda siyasetinde de etkili olmaktadır.
Kuzey İrlanda’ya dair bahsedilebilecek bir diğer husus ise Brexit sonrası süreçte AB ve Birleşik Krallık arasında Kuzey İrlanda’nın ticari durumuna dair maddeler içeren “Kuzey İrlanda Protokolü” nün imzalanmasıdır. Bu protokole göre Kuzey İrlanda ve AB tek pazarında bulunmaya devam edecek; Birleşik Krallık ve AB arasındaki gümrük mallarının kontrolü ve işleme alınma süreci (AB ve Birleşik Krallığın ticari düzenlemelerine ve prosedürlerine uyumun kontrolleri süreci) Kuzey İrlanda limanlarında gerçekleşecektir. Bu protokolle birlikte Kuzey İrlanda ve Birleşik Krallık arasında örtük fakat fiili bir hudut belirlenmiş bu da kamuoyunda Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’tan bağımsız bir görünüme kavuştuğu algısını oluşturmuştur. Özellikle Birleşik Krallık yanlısı Kuzey İrlandalı “Unionist (Birlikçiler)” tarafında mesele, İrlanda adasının komşu ülkesi İrlanda Cumhuriyeti’yle Kuzey İrlanda’nın ikili ilişkisinin daha çok gelişebileceğine ve bununda Birleşik Krallık’tan muhtemel bir ayrılığa sebep olabileceğine dair kuşkular doğurmuştur.
Konuya dair bilinmesi gereken bir diğer husus da, Kuzey İrlanda’da 5 Mayıs 2022’de yapılan meclis seçimlerinde İrlanda Cumhuriyeti’yle birleşme arzusunda olan milliyetçi parti Sinn Fein, birinci parti olarak seçimleri kazanmasıdır. Bu seçim sonrası Birleşik Krallık’ın bütünlüğünü savunan Demokratik Birlik Partisi (DUP) ise ikinci parti durumuna düşmüştür. Ancak Kuzey İrlanda’nın 1998 Hayırlı Cuma Anlaşması gereği oluşturulmuş özel hükümet modeli, seçim sonucunda sıralamadaki birinci ve ikinci partinin bölgeyi birlikte yönetmelerini öngörmektedir. Bu yüzden iki partinin uzlaşması ve ortak karar almaları gereken noktalar vardır. Birinci parti Sinn Fein 2025 yılına dek bir referandumla İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmek isterken, ikinci parti Demokratik Birlik Partisi (DUP) Birleşik Krallık bünyesinde devam etme taraftarı bir kampanya yürütmektedir. Ancak Birleşik Krallık yasaları gereği böylesi bir referandum kararının alınması için Birleşik Krallık Parlamentosu’nun onayı gerekecektir
Son zamanlarda ise Brexit sonrası imzalanan Kuzey İrlanda Protokolündeki tartışmalı çerçeveyi gidermeye yönelik bir dizi gelişme gerçekleşmiştir. Liz Truss’ın istifası sonrası Birleşik Krallık Başbakanı olarak seçilen Rishi Sunak ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen önderliğinde 27 Şubat 2023 tarihinde İngiltere’nin Windsor şehrinde gerçekleşen görüşmenin akabinde yayınlanan “Windsor Çerçeve Anlaşması”[2] ile birlikte orijinal protokol metni güncellenmiştir. Bu anlaşma ile “Yeşil Hat” ve “Kırmızı Hat” uygulamaları ortaya konulmuştur. Bu güncellemelere göre İrlanda Denizi üzerinden gerçekleşecek mal akışında Britanya’dan Kuzey İrlanda’ya doğru yapılan ticarette yeşil hat kullanılacak ve Birleşik Krallık iç pazarı bünyesinde herhangi bir ticari kısıtlama uygulanmayacak, ancak Kuzey İrlanda üzerinden bir diğer ada ülkesi İrlanda Cumhuriyeti’ne ilerleyen bir akışta kırmızı hat kullanılacak ve Birleşik Krallık’ın düzenlemeleri gereği gerekli gümrük maliyetleri ve ticari vergiler tahsis edilecek. Bu yolla Avrupa Birliği üyesi olan İrlanda Cumhuriyeti ile Birleşik Krallık arasındaki mal akışında “gümrük maliyetleri ve ticari kayıpların ve ayrıca Kuzey İrlanda’nın Brexit sebebiyle yaşayacağı dezavantajların en aza indirgenmesi sağlanacak. Anlaşma ile ayrıca “Stormont Freni” denen bir mekanizma geliştirilmiştir. Bu mekanizma ile Avrupa Birliği’nin ilerleyen süreçte alacağı bir kararın Kuzey İrlanda’da sebep olabileceği zararları önlemek üzere, Kuzey İrlanda’ya AB’nin alacağı kararlara karşı kendi ticari faaliyet alanında bu kararların uygulamaya geçirilme durumunu tek taraflı olarak askıya alabilme hakkını vermektedir.
İSKOÇYA
İskoçya gündeminde de Birleşik Krallık’a karşı bağımsızlık tartışmaları yer almaktadır. En son 2014 yılında İskoçya’da yapılan bağımsızlık referandumunda oluşan sonuçlarda İskoçya halkı %55’e yakın bir yüzde ile Birleşik Krallık ’tan ayrılma talebini reddetmişti. Fakat Brexit sonrası İskoçya’da Birleşik Krallık’a karşı muhalif görüşler yükselmeye başlamıştır.
En son 2021 yılında yapılan İskoçya seçimlerinde, bağımsızlık yanlısı görüşleriyle ve parti kampanyalarıyla da bilinen İskoç Ulusal Partisi (SNP) seçimleri kazanmıştır. SNP lideri ve İskoçya eski Başbakanı Nicola Sturgeon’ın önderliğinde bu amaçla kuvvetli girişimler gerçekleştirmiş olan SNP, Nicola Sturgeon’un istifası sonrası parti içi seçime gitmiştir. Mart 2023 ayında gerçekleşen seçimler sonrası Pakistan asıllı bir Müslüman olan Yusuf Hamza hem parti başkanlığı için yapılan seçimden hem de parlamentodaki başbakanlık seçimlerinden lider olarak çıkmıştır. Siyasi hayatına 2011 yılında İskoç parlamentosuna SNP milletvekili olarak başlayan Yusuf Hamza, SNP lideri Nicola Sturgeon’in dönemlerinde Ulaştırma Bakanı ve Adalet Bakanı olarak da görev almış ve parti içerisinde saygın bir konum kazanmıştır.
SNP lideri Yusuf Hamza açıklamalarında sıklıkla tıpkı eski SNP lideri Nicola Sturgeon gibi İskoçya’nın bağımsızlığının gerekliliğini vurgulamış ve buna dair Birleşik Krallık başbakanı Rishi Sunak ile de bir dizi görüşme gerçekleştirmiştir. Buna karşın Birleşik Krallık ise İskoçya’nın Brexit akabinde olası bağımsızlık taleplerine karşı, Brexit ön hazırlık aşamasında çıkardığı bir dizi yasa ile bu durumu önlemeye çalışmıştır. Bunlardan birisi “Sewel Sözleşmesi”dir. Bu sözleşmede Birleşik Krallık Parlamentosu’nun İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’ya dair alacağı kararlar veya uygulayacağı yasalardan evvel, öncesinde yetki devri/transferi gerçekleştirdiği İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda yasama organlarından onay almasının gerekliliği vurgulanmıştır. Bu şekilde tarafların Birleşik Krallık tarafından sunulabilecek tek taraflı yasalara karşın bölgelerin de söz sahibi olması sağlanmıştır.
Aynı şekilde Birleşik Krallık yüksek mahkemesinin “Section Order 30 (Bölüm 30) Emri” de buna örnek verilebilir. 1998 tarihli “Scotland Act”[1] yasasında belirtilen bu maddeye göre İskoçya’nın Birleşik Krallık anayasasına bağlılığını içeren maddelere dair düzenlemeleri Birleşik Krallık saklı bulundurmaktadır. Ancak İskoçya tarafından talep edilen bir değişiklik veya yasa tasarısı (referandum gibi) Birleşik Krallık Parlamentosu tarafından gerekli görüldüğü takdirde yürürlüğe girebilmektedir. Nitekim 2014 İskoç Referandumu bu şekilde gerçekleştirilmiştir.
Bununla birlikte İskoçya’nın son zamanlardaki bağımsızlık referandum taleplerine karşı Birleşik Krallık yargısı 2014 yılında gerçekleşen İskoç referandumunu örnek göstererek bu talepleri reddetmektedir. 2014’teki referandumunun dönemin SNP lideri Nicola Sturgeon tarafından “once in a generation (nesilde bir)” şeklinde adlandırılması Birleşik Krallık’ın “nesil” kavramını kendi lehine kullanarak referandum taleplerini reddetme kararına gerekçe olarak göstermesine yol açmaktadır. Meselenin özünde, böylesi derin bir referandum kararının bir neslin bir kez karar verebileceğini ve böylesi bir hakkın bir sonraki nesle tevarüs edeceği düşüncesi yatmaktadır. Ancak buna dair net somut bir yasa veya açıklama bulunmamakta ve ifade stratejik bir çerçevede tarafların nutuklarında yer almaktadır.
Brexit sonrası ülkelerin Birleşik Krallık idaresindeki ekonomik, sosyal ve siyasi bağlamlarda görüşlerinde değişimler yaşanmıştır. Kuzey İrlanda özelinde Brexit sonrası yalnızca AB ile değil, Kuzey İrlanda ve Birleşik Krallık arasında da yeni ticari engeller ortaya çıkmıştır. Kuzey İrlanda Protokolü ile belirli oranda Kuzey İrlanda’nın AB iç pazarına bağlılığı sürse de ayrılığın getirdiği yeni tarifeler ve gümrükler, karışık düzenlemeler oluşmasına yol açmıştır. Özellikle protokolle birlikte Kuzey İrlanda’nın AB üzerinden gerçekleşecek mal ve ürün akışını sürdürmesi Birleşik Krallık için bir “de facto” AB gümrük birliği noktası oluşturmuştur. AB içerisinde yıllar süren birliktelikte İrlanda Cumhuriyeti ve Birleşik Krallık arasındaki sınır kontrolünün azaltılması ve iç pazar hacminin yüksek olması sebebiyle Brexit akabinde sert bir geçişi önlemek adına “Yumuşak Brexit” kavramının bir örneği olarak bu ara düzenleme kararı alınmıştır. Ancak Kuzey İrlanda’nın bu ayrıcalığa rağmen insanların ve sermayenin serbest dolaşım haklarından tam olarak yararlanamaması ise neticede Kuzey İrlanda için birçok olumsuz ekonomik sonuç yaratmaktadır. Zayıf ekonomisi ve kırılgan siyasi yapısıyla Kuzey İrlanda’nın bu devamlılığı ne kadar sağlayabileceği muammadır. Bu hususlarda Kuzey İrlanda’da seçmenler, Brexit’in Kuzey İrlanda için genel olarak ne ifade ettiği konusunda şüphe etmeye başlamıştır. Özellikle Birleşik Krallık taraftarı “Birlikçiler” destekçilerinin de Brexit konusunda endişelenmesi dikkate alınması gereken bir gelişmedir. Özellikle bu türden negatif çıktıların oluşması sonucunda, var olan ayrılıkçı hareketlerin popülist stratejiler kullanarak güçlenmeleri muhtemeldir. 2022 seçimlerinde Sinn Fein Partisinin birinci gelmesi buna pekâlâ örnek verilebilir.
İskoçya için ise bağımsızlığın maliyetleri ve kârlılığı hakkında bilinçli bir karar vermenin gerekliliği seçmenlerin bağımsızlığın olası ekonomik sonuçlarına dair farkındalıkları belirleyecektir. Çünkü olası bir bağımsızlık durumu sonrası İskoçya’nın özellikle ekonomik olarak yeniden yapılanmasında, Birleşik Krallık’a entegre olduğu kadar fayda sağlanamayabilir. Özellikle konumu itibarıyla kara bağlantısında ve deniz ticaretinde Birleşik Krallık ile ticari paylaşım hacmi yüksek olan İskoçya için muhtemel bir ayrılık durumu Birleşik Krallık ile kesinkes bir ayrım getirecek gibi durmamaktadır. Ayrıca yapılan son anketlere göre İskoç kamuoyunda %10-14 arasındaki kararsız seçmen kitlesi dışında Birleşik Krallık ‘tan ayrılmaya ılımlı olan seçmenlerde de düşüş görülmeye başlamıştır, bu oran %46-%49 Ayrılığa Hayır şeklindedir. [8] [9] Ayrıca İskoçya kamuoyu için ulusal sağlık harcamaları, sosyal güvenlik ve ekonomik konulardaki kaygılar endişelerin merkezinde yer alıyor. Bu hususta İskoçya’nın muhtemel bağımsızlığının getireceği maliyetin katlanılabilir bir durum olup olmadığı tartışılır bir konudur fakat konuya dair görüş ayrılığına sahip seçmenlerin arasındaki farkın, kararsızlarla birlikte hızla değişebileceği göz önüne alınırsa muhtemel bir Birleşik Krallık onayı akabinde gelişecek bir referandumda sandıktan çıkacak sürpriz bir karar olabilir.
Brexit sonrası Birleşik Krallık bünyesindeki Kuzey İrlanda’da ve İskoçya’da artan ayrılıkçı hareketler bilhassa ekonomik olarak Avrupa Birliği’nin getirdiği ayrıcalıkların ortadan kalkması sebebiyle endişelerin odak noktasını oluşturmaktadır. Taraflar kıyaslanacak olursa; Kuzey İrlanda’nın içinde bulunduğu sosyal ve politik ikiye bölünmüşlük hâli, Kuzey İrlandalı ayrılıkçıların İskoçya’dakine göre daha fanatik bir tavır içinde bulunmalarına sebep olmaktadır. İskoçya için ise kamuoyu gündeminde, İskoçya’nın bağımsız bir statü kazanması halinin Birleşik Krallık bünyesinde bulunmasından daha faydalı olup olmayacağı durumunun değerlendirilmesi bulunmaktadır. Bu hususta Kuzey İrlanda’ya göre İskoçya’da daha rasyonel bir tutum görüldüğü söylenebilir. Bir tarafta İskoçya’da SNP lideri Pakistan asıllı Yusuf Hamza’nın bağımsızlık ısrarlarını sürdürmesi diğer tarafta ise Birleşik Krallık Başbakanı Hint asıllı Rishi Sunak’ın İskoçya’yı kaybetmek istememesi; yıllarca etnik olarak homojen bir siyasi yapıya sahip Birleşik Krallık’ın siyasi bütünlüğünün “Alt Kıta”dan yükselen iki lider tarafından belirlenebilecek olması; bir imparatorluk mirası olan “Britanyalılık” kimliğinin de artık ada kültürünün bir parçası olduğunu göstermesi ile sembolik bir anlam taşımaktadır.
Kaynaklar
- Participation, E. (n.d.). Scotland Act 1998. www.legislation.gov.uk/ukpga/1998/46/section/30
- Foreign, C. &. D. O. (2023, March 24). UK and EU to formally adopt the Windsor Framework. UK. www.gov.uk/government/news/uk-and-eu-to-formally-adopt-the-windsor-framework
- The Scottish Government. (2021). After Brexit: The UK Internal Market Act and devolution. The Scottish Government. www.gov.scot/publications/brexit-uk-internal-market-act-devolution/pages/5/
- Street, P. M. O. 1. D. (2023). The Windsor Framework. UK. www.gov.uk/government/publications/the-windsor-framework
- Impact of Brexit on Scottish communities and their advice needs now. (n.d.). Citizens Advice Scotland. cas.org.uk/publications/impact-brexit-scottish-communities-and-their-advice-needs-now-and-future
- Huang, H. (n.d.). Disunited Kingdom? Brexit, trade and Scottish independence. CEP. cep.lse.ac.uk/_NEW/PUBLICATIONS/abstract.asp?index=7738
- Brexit and the Future of Northern Ireland. (n.d.). Institut Montaigne. www.institutmontaigne.org/en/expressions/brexit-and-future-northern-ireland
- Strategies, R. &. W. (2023, May 3). Scottish Independence Referendum & Westminster Voting Intention (30 April – 2 May 2023). Redfield & Wilton Strategies. redfieldandwiltonstrategies.com/scottish-independence-referendum-westminster-voting-intention-30-april-2-may-2023/
- Peacock, J. (2023, January 25). Latest Scotland poll shows support for independence at 46% | Survation. Survation. www.survation.com/latest-scotland-poll-shows-support-for-independence-at-46/