ABD siyaseti, One Big Beautiful Bill Act (OBBBA) yani Bir Büyük Güzel Yasa Tasarısı ile çalkalanıyor. 22 Mayıs 2025’te Temsilciler Meclisi’nde 215–214 oyla ve 01 Temmuz 2025’te de Senato’da 51-50 oyla (Senato Başkanı olarak Başkan Yardımcı James David Vance oyu ile) geçen bu yaklaşık 1.000 sayfalık yasa paketi, hem kapsam hem potansiyel etkileri bakımından nadiren görülen bir büyüklükte. İçerdiği geniş vergi kesintileri, sosyal programlarda kısıtlamalar, savunma ve göç alanında sert tedbirler, bu tasarıyı hem iç hem dış siyasette belirleyici bir aktör haline getiriyor.
Tasarı şu anda Başkan Donald Trump’ın onayını bekliyor. Tasarı, eğer yasalaşırsa, hem Amerikan iç siyasetinde hem de küresel düzlemde etkileri yıllarca sürecek bir dizi değişimi tetikleyebilir.
Arka Plan: Nedir ve Neden Şimdi?
Bu yasa tasarısının temelleri, aslında 2017 yılında kabul edilen Trump vergi reformuna dayanıyor. O dönemde, bireyler ve şirketler için önemli vergi indirimleri yürürlüğe girmişti. Ancak bu indirimlerin çoğu geçiciydi. Yeni yasa tasarısı, bu düzenlemeleri kalıcı hale getirmeyi amaçlıyor.
Ancak mesele yalnızca vergi değil. Bu devasa tasarı, ilk bakışta ekonomik teşvik paketine benzetilse de içeriğine yakından bakıldığında, çok daha geniş kapsamlı ve siyasi anlamda katmanlı bir metinle karşılaşıyoruz. Bu yasa tasarısı, klasik anlamda bir “bütçe düzenlemesi” olmaktan çok, Trumpizm veya MAGA ideolojisi denilen belirli bir dünya görüşünü mevzuat düzeyine taşımayı hedefliyor. Bu yönüyle tasarıyı, teknik bir reformdan ziyade, sistemin tüm dokularına sirayet etmeyi amaçlayan bir ideolojik dönüşüm projesi olarak okumak gerekir.
Bu yasa paketi, yalnızca ekonomik araçlara değil; aynı zamanda devletin rolüne, toplumun yeniden tanımlanmasına ve vatandaşlık haklarının sınırlarına dair ciddi öneriler içeriyor. Göçmenliğin kriminalize edilmesi, sosyal yardım programlarının yalnızca “hak eden” Amerikalılarla sınırlı tutulması, çevre politikalarının piyasa önceliklerine göre yeniden şekillendirilmesi gibi başlıklar, tesadüfi tercihler değil. Her biri, güçlü devlet, zayıf sosyal devlet, sınırlandırılmış vatandaşlık, ekonomik milliyetçilik ile ilişkilendirilebilecek belirli bir siyasi tahayyülün parçası.
Sonuçta elimizde kalan şey, yalnızca teknik detaylara boğulmuş bir bütçe metni değil; devlet-toplum ilişkisinin nasıl olması gerektiğine dair kapsamlı bir öneri. Eğitim, sağlık, çevre, savunma, göç, enerji gibi temel alanlarda devletin sorumluluk alanlarını daraltan ve bu alanları daha fazla bireysel girişime, yerel yönetimlere ya da özel sektöre devretmeye çalışan bir yaklaşım var karşımızda.
Dolayısıyla bu tasarı, sadece ABD iç siyaseti açısından değil; aynı zamanda liberal demokrasilerin genel yönelimi, refah devleti modellerinin geleceği ve devletin toplum karşısındaki konumunun yeniden tanımlanması bağlamında da önemli bir örnek teşkil ediyor. Kimi için bu “büyük ve güzel” bir geri dönüş; kimileri içinse, kırılgan toplumsal dengeleri daha da bozabilecek gerici bir yapı söküm süreci.
…