Türkiye, uluslararası sistemin bir parçası ve önemli bir unsurudur. Uluslararası sistemdeki tıkanma ve zorlanmalar, Türkiye için de sancılı zamanlar doğurmuştur. Sistemin yansıması olarak değişen konjonktür, bazen de milletimize acı olaylar yaşatmıştır. Türk Devleti, uluslararası sistem içerisinde varlığını korumak için gücünü, sahip olduğu kurumlar vasıtasıyla pekiştirmektedir.
Her daim milletten alınan bu güç, siyasal ve toplumsal temeller üzerinde kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Demokrasi kültürümüz bazı dönemlerde çeşitli şekillerle sınandıysa da demokrasiye geri dönüş için çaba harcamaktan vazgeçilmemiştir.
Ayrıca toplumsal ve siyasal temellere karşı yapılan her girişim de bir şekilde bertaraf edilmiş, milletimizin huzurlu geleceği için adımlar hiç eksilmemiştir. Bu temellere karşı girişilen en sarsıcı günlerden birisi de şüphesiz kanlı 15 Temmuz’dur.
15 Temmuz’da Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir grup Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu tarafından askeri darbe formülü ile kurgulanan bir terör eylemini yaşamış bulunmaktayız. Bu eylem milleti bölmek, devletin bütünlüğünü ve gücünü zayıflatmak, bölgesel ve küresel konularda kapasitesini artıran ülke imajını ulusal ve uluslararası arenada yıkmak için kurgulanmış bir ihanet girişimidir.
Daha önce örneği görülmemiş derecede üst seviye şiddetle, milletin kendisini koruması için devletinin himayesine verdiği teçhizat ve birikimi kullanarak yaptıkları bu kalkışmaya milletimizin feraset, dirayet ve şuur ile karşılık vermesi, Türkiye’de demokrasi, birlik ve bağımsızlık yolunda geri dönülmez bir noktada olduğumuzu göstermektedir.
Asker elbisesi içerisine girmiş, Türk devletinin 1000 yıllık geleneklerine karşı gelerek yeni bir düzen kurmayı arzulayan isyancılar ile ülkemizin bekası için her türlü terör faaliyetine karşı mücadele veren, sinesinde var olan milletinin hizmetinden ayrılmayan Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakâr mensuplarını ayırmış olmanın gururu ve avantajlarını da yaşamaktayız. Türkiye’nin ve bölgemizin güvenliği için atılan hızlı ve kararlı adımlar, Türkiye ve ordusunun bu terör eylemi neticesinde zafiyete uğramadığını göstermektedir.
Türk bürokrasisi ve diplomasisinin de süreçten temizlenerek ve güçlenerek çıktığı görülmektedir. Temsil ve idare kabiliyetinde daralmaya neden olan örgüt mensuplarının uzaklaştırılması ile aktif politika izleme gayreti netice vermektedir.
Geçen 4 yılda, devletimizin bir daha buna benzer hadiseler yaşamamak için attığı adımlar ortadadır. 15 Temmuz sonrasında siyasal hayatın eskisi gibi olmayacağı açıktır. Bunun için her kişi ve kurum kendine düşeni layıkıyla yerine getirmelidir.
FETÖ ve benzeri örgütlenmelerin ulusal veya uluslararası temelde kendilerine alan bulamamaları için Türk Devleti elinden geleni yapmaktadır. Yurtiçinde kamu düzeni sağlanması, toplumda doğru bilgi ve algının yer edinmesi; yurtdışında ise örgüt ile temaslarını en aza indirecek diplomatik ve hukuksal formüllerin bulunması bu süreçte atılan adımlardır. Bunun için devlet ve millet şuuru ile gerçeklik, pozitif bilim ve liyakatten ayrılmama, devletin varlık nedenini milletin gerçekliğiyle yorumlama gibi temel saiklerle planlanan, ortak güven ve istikrar ortamının temini sağlayacak politikalar devam etmelidir.
Milletimiz devletimizle birlikte, 15 Temmuz günü gösterilen direncin azmiyle, her türlü terör ve teröristin Türkiye’den bertaraf edilmesi için ihtiyacı olan gücü birlik ve beraberlik ruhu ile kendinde bulmaktadır.